MİLLî GÖRÜŞ PARTİLERİ SİYASİ MÜCADELENİN HEDEFİ, TARAFI OLURDU; SAADET PARTİSİ NEDEN DIŞINDA?

Saadet Partisi Türkiye’de ve dünyada yaşanan siyasi tartışmaların, mücadelelerin adeta dışında hemen her konuya bigâne durmaktadır. Pek kimse de şu konuda Saadet Partisi’nin görüşü nedir diye merak etmiyor. Buna karşın herkes Saadet Partisi’nde yaşananları merakla izleyip kulak kabartıyor…

İçeride ve dışarıda yaşanan gelişmelerin, olayların her defasında haklı çıkardığı Millî Görüş’ün temsilcisi Saadet Partisi’nin taşıdığı dayanılmaz siyasi potansiyelin, yükselen borsasının, ikbal vaat etmesinin realitede hak ettiği karşılığı bulamadığının herkes farkında…

İşte bu farkındalıktır ki Saadet Partisi’nin kendi haline bırakılamayacak kadar fevkalade önemini daha da arttırıyor ve herkesin her işine burnunu sokmasını kaçınılmaz kılıyor…

Örneğin, Saadet Partisi’nde olup bitenleri en ateşli taraftarlarının, mensuplarının bilemediği derin yönleriyle izleyip Vatan Gazetesindeki köşesinde dile getiren CHP Milletvekili Aydın Ayaydın’ın bu özel merakı nasıl izah edilebilir?

Sanırız Saadet Partisi’nin fevkalade öneminin yeterince farkında olmayanlar sadece Millî Görüş mensuplarıdır. Oysa asıl onların bu önemin idrakinde olmaları gerekiyor. Saadet Partisi yönetimi Millî Görüş hazinesinin üzerinde oturan iflas etmiş siyasi züğürtleri oynuyor.

Türkiye ve dünya olağanüstü bir dönemden geçiyor. Art arda yaşanan dehşet olaylar, gündemin zirvesinde bir günün bile tamamında kalamayıp daha bir önemlisine yerini terk eden gelişmeler, zihinleri zonklatan karmaşık, girift konular açıklama beklerken, izah ve yorum isterken; maşallah Saadet Partisi hiç oralı değil, Ala Dağ kadar serin…

Birbirini izleyen birbirinden önemli gelişmeleri, olayları, yakamoz seyredercesine alık alık izleyen Saadet Partisi yönetimi iç çekişmelere gömülüp koltuklarına yapışmış şekilde sürekli tekerleme gibi şunu tekrar edip duruyor: Biz zaferden değil seferden sorumluyuz…

Be mübarekler sizin seferle de zaferle de alakanız yok. Tek alaka gösterdiğiniz, altınızda kaldığı sürece size hiçbir şey getirmeyecek, sadece kalan itibarınızı da götürecek olan niçin yapıştığınız bilinmeyen o koltuklarınızdır.

Seferden sorumlu olup zaferden sorumlu olmamak, her Allah’ın günü tekrarlanıp virdizeban edilecek bir söz değildir. Bu, bütün azim ve gayretleri ile çalışan, her türlü sebebe tevessül eden ve fakat umdukları sonucu alamayanların; Allah’a tevekkül edip takdirine rıza göstererek ümitsiz olmamaları için sadece yeri geldiğinde söyledikleri bir teselli ifadesidir. Koltuklarına kurulan, yan gelip yatan, bir şey yapmadan tevekkül eden pintilerin savunma mekanizması değildir.

Saadet Partisi yönetimi; ülkeyi ve dünyayı sarsan gelişmeleri, olayları, gündemi bombardımana tutan konuları bırakmış; kendi eliyle başına sarıp bela ettiği akla ziyan işlerini savunmakla vaktini geçirip olan düşük enerjisini de tüketiyor.

Genel Başkan Mustafa Kamalak yanına bir heyet alıp gidiyor, Suriye’nin Müslüman katliamcılığı babasından miras kalan, cellât oğlu cellât diktatörünü sarayında ziyaret edip birlikte poz veriyor. Sonra da bu yaptığına yöneltilen eleştirileri savunmakla, herkese laf yetiştirmekle bütün zaman ve enerjisini tüketiyor. Bir darbı misal anlatılır; adamın biri işi, uğraşı olmadığı için bilmem neyini çizip ilaçlayarak vaktini geçirirmiş…

Neyini çizip ilaçlayarak kendine iş, uğraş bulan bir diğer kişi de Millî Görüş’ün ahım şahım lideri Oğuzhan Asiltürk… Bunca hayhuy arasında gündemde hiç konu, ülkenin konuşulacak başka bir sorunu, yorum yapılacak bir olay yokmuş gibi; Ergenekon Davasındaki yargılamaların arkasında ABD parmağı var diye bir iddia attı ortaya. Şimdi televizyon televizyon dolaşarak durup dururken niye öyle dediğini anlatmaya çalışıyor…

Tabii, biliyoruz Oğuzhan Asiltürk’ünkisi sadece konuşacak başka bir şey bulamamaktan değildir; onun ayağını basan bir kara katır olmalıdır. Çünkü karanlık odaya mensup olanlar, kendiliğinden çok fazla konuşamazlar, daha çok sahibinin sesini yansıtırlar…

Dikkat edilirse şimdiye kadar Ergenekon soruşturmaları, yargılamaları nedeniyle sesini çıkartma gereği duymayan Oğuzhan Asiltürk; eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un sorgulanarak tutuklanması üzerine dayanamayıp konuştu…

Elbette ki Ağlama Duvarı önünde dua eden, fanatik dinci Yahudilerle hatıra fotoğrafı çektiren bir Sabetayist Yahudi’nin öyle apar topar içeri tıkılması kolay sindirilebilecek bir olay değildir. Buna birilerinin karşı çıkması, bir yerlerden tepki örgütlenmesi mutlaka beklenen bir durumdu.

Fakat bu, Millî Görüş lideri olduğu kendinden menkul olsa da tüm partilerinin demirbaş üst düzey kadrosu içinde yer almış birinden beklenebilecek bir tepki değildi. Ülkede maşallah damarlarında dolaşan asil kandan muhtaç olduğu kudreti bulan, hepsi de en ahım şahım konumlarda bulunan, haddi hesabı bilinmeyen çok ünlü şahıslar varken neden Oğuzhan Asiltürk?

Kaldı ki, Durdu Dudayev olan ismini Oğuzhan Asiltürk olarak değiştirmiş olsa da damarlarında asil kan dolaşan seçilmiş milletin bir ferdi de değil; Malatya Hekimhan nüfusuna kayıtlı bulunan bir Ermeni vatandaşımızdır. Yani Hırat Dink’in hemşehrisi... Müteveffa Hrant Dink gibi masum ve mazlum biri değil ama olsun; ne de olsa mağdur, mazlum bir milletin kanı dolaşır damarlarında, sözde seçilmiş şımarık milletin asil kanı değil.

Peki, neden kimse sormadı Sayın Oğuzhan Asiltürk’e “Hrant Dink için değil, İlker Başbuğ için konuştun; var mı bunun bir özel nedeni? Diye.

Bir Ermeni’yi savunuyor diyecekler diye mi korktu? İnsanlık öldü mü; o benim hemşehrim diyecek kadar metaneti, medeni cesareti yok muydu Bay Oğuzhan Asiltürk’ün.

Dedik ya, Oğuzhan Asiltürk’ün arkasındaki karanlık oda ancak damarlarında asil kan dolaşan seçilmiş milletin evlatlarını savunma talimatı verir; Hırant Dink gibi öldürülmesi gerekenleri değil!

Oğuzhan Asiltürk’ün müteveffa ağabeyi de oldukça etkili bir masondu. Karanlık odanın Oğuzhan Asiltürk’ü Millî Görüş partilerinin demirbaş güvenlikçi kadrosuna dâhil etmesinde Ağabeyinin de dahli olduğu muhakkaktır.

Yani kendini bir emrivaki ile Millî Görüş liderliği makamına oturtup üç beş başıbozuğa biat ettiren Oğuzhan Asiltürk’ün Sabetayist Yahudi İlker Başbuğ’u savunma ihtiyacı duyması o asilkandan değil, masonik biraderlikten. Malum, masonluk, Yahudiliğe hizmet etsin diye başka kan taşıyan unsurlardan devşirilenlerin üye yapıldığı esrarengiz bir yer altı kuruluşu…

Herkes bize şunu soruyor: Erbakan, diyelim, ilk sıralarda Türkiye’nin o zamanki şartlarında kendisine dayatılan isimleri partisinin üst yönetiminde kilit noktalara koymaya mecburdu. Peki, daha sonra neden onları kendinden uzaklaştırmadı, her zaman en yakınında tutarak hep onlarla istişare etti?

Erbakan buna gerek duymadı. “En vefakâr, en sadık, en uzun süre yanında kalmış insanları da harcamaktan çekinmedi” dedirtmek ve bunu bir yol haline getirip örnek olmak istemedi…

Çünkü Millî Görüş partilerindeki tüm kopmalarda istisnasız herkes, masonu, sağcısı, solcusu, İslamcısı hep Erbakan’ı suçladı. Millî Görüş camiası da daima Erbakan’a değil onlara kulak verip itibar etti…

Gündüz Sevilgen Millî Selamet Partisi’nin 48 milletvekilinin 25’ini peşine takıp ayrıldığında.. Özal Kardeşler ANAP’ı kurmak üzere yollarını ayırdıklarında… Tayip Erdoğan ve arkadaşları, yıllarca giydikleri, ikballerini borçlu oldukları Millî Görüş gömleğini çıkartıp AKP’yi kurduklarında.. Numan Kurtulmuş ittifakla aday gösterilip oybirliği ile seçildiği Saadet Partisi Genel Başkanlığı sürecinde Erbakan ve Millî Görüş’ü sindiremeyip başkaldırdığında ve nihayet Has Parti’yi kurmak için çekip gittiğinde… Bütün o bildik çevreler sadece ve sadece Erbakan’ı suçlamışlardı!

Ne kadar ilginçtir; Millî Görüş’ün kurucusu ve tabii lideri Erbakan’a, her halükârda bu şekilde keçi inadı ile hep karşı çıkıp eleştiren bilumum çevreler; şimdi Millî Görüş liderliğine ayak oyunlarıyla sahip olup nevzuhur şekilde uhdesine geçiren Oğuzhan Asiltürk’e sahip çıkıp toz kondurmuyor...

Ne demokratik bir kongre ile seçilen Genel Başkan Mustafa Kamalak’a, ne de camia tarafından büyük destek gören Fatih Erbakan’a dönüp bakan var. Kimsenin ne vesayetten, ne gölgeden, ne emanetçi genel başkandan, ne biat kültürü edebiyatından söz ettiği var…

Hey gidi karanlık oda, meğerse nelere kadirmişsin!

…Ve sizi gidi, sizi, demokrasi havarisi kesilen güdümlü kalem ve kelam erbabı medyacı halayıklar sizi…

Peki, ya kendini Millî Görüşçü zannedip ortalıkta dolaşan alık, ağzı açık, dangalak sürüsüne ne demeli?

Enayiliklerine doymasınlar; başka ne diyelim?

Evet; Erbakan, Musa Saffet Bayramaşık Dönmesinin Millî Görüş partilerine yerleştirmiş olduğu o demirbaş güvenlik unsurlarını, önüne çıkan tüm fırsatlara rağmen uzaklaştırıp harcamadı…

Hiç şüphemiz yok ki onları harcasaydı; daha şedit, daha etkili olanları yerlerine getirilirdi. Çünkü onlar teşkilatları oluşturmuşlardı. Bilumum destekçi ve yardakçıları da onlar için kurşun asker olacaklardı… Hem uzaklaştırılmaları çok zor ve tahripkâr olacaktı, hem de yerlerine daha uygun olanların getirilmesi önlenemezdi.

Ancak Erbakan, bir Çin atasözünde olduğu gibi Millî Görüşçülere belki balık vermedi ama balık tutmayı öğretti… Yani Milli Görüşçülere Sabetayist Yahudilerden arındırılmış steril bir parti miras bırakmadı ama Siyonizm’i, Yahudi’yi çok iyi anlattı ve tanıttı...

Artık Millî Görüşçüler, olaylar ve gelişmeler karşısındaki duruşlarına, tavırlarına, yaklaşımlarına, tepkilerine, hallerine, ahvallerine bakıp da Siyonist’i, Sabetayist’i, işbirlikçilerini tanıma basiretini, ferasetini ya da gereğini yapma dirayetini gösteremiyorsa Erbakan’ın yapacağı bir şey yok.

Şairin dediği gibi mızrak, kısrak ve çırak utansın…

Sayı: 694

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar El-Aziz Editör - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Elazığ Belediye Başkanı kim olmalı?
Tüm anketler