TÜRKİYE’YE DİŞ GEÇİREMEYEN İSRAİL, EZİKLİĞİNİ ÖRTMEK İÇİN FİLİSTİN’İ BOMBALIYOR!

Türkiye’ye Diş Geçiremeyen İsrail,

Ezikliğini Örtmek İçin Filistin’i Bombalıyor!

Mezopotamya’da yaşanan siyasi ve toplumsal olayların, savaş ve mezhep kavgalarının iç yüzüyle ilgili sağlıklı analiz yapabilmek için ölçü alınması gereken temel yaklaşım şu olmalıdır:

“Ortadoğu iki süper gücü taşıyamaz. Ya Yeniden Büyük Türkiye önderliğinde Adil Düzen’e dayalı Yeni Bir Dünya kurulacak İsrail yok olacak ya da Arz-ı Mevud sınırları içerisinde Nil’den Fırat’a Büyük İsrail Devleti ilan edilip Türkiye yıkılacak!”

Ne de olsa “bir tencerede iki koç kafası kaynamaz!”

Erbakan bir seminerde bu gerçeği açıklarken şu sözleri sarf etmişti:

“Bizim İsrail için gösterebileceğimiz müsamahanın en fazlası; daha önce Yahudiler dünyanın şurasından burasından gemilere doldurulup Filistin’e nasıl getirildilerse yine aynı şekilde gemilere bindirilip geldikleri yerlere gitmelerine izin vermektir!”

İsrail’in bu müsamahaya teşekkür edecek hali yok!

Türkiye İsrail ile eninde sonunda mutlaka savaşmak zorundadır. Savaşı kazanırsa ancak Türkiye yaşar. Savaşmasa da savaşı kaybetse de Türkiye yok edilecektir. Türkiye’nin zorunlu tek tercihi İsrail ile savaşmak ve mutlaka kazanmaktır. Ne savaşmama ve ne de savaşı kaybetme lüksü vardır.

İsrail ne zaman Türkiye ile bir anlaşmazlığa düşmüşse tepkisini iki şekilde ortaya koyar.

Birincisi mazlum Filistin halkına bomba yağdırmak!

İkincisi Siyonist Haçlı Batı ittifakının taşeronu PKK’yı harekete geçirmek!

Ancak İsrail’in PKK’nın silahlı gücünü kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp Türkiye’yi önünde diz çöktürme, batıya mahkûm etme stratejisi artık işlemiyor.

Çünkü PKK’yı İsrail ve Haçlı Batı dünyası için değerli, vazgeçilmez kılan tek şey silahlı eylemleridir.

Silahı kullanamayan bir PKK artık İsrail ve Batı için hiçbir anlam ifade etmez.

PKK’yı Türkiye için tehdit ve tehlike haline getiren ana etkende zaten silahlı gücüdür.

Kürt toplumunun silah yerine mücadele şekli olarak artan bir trendde siyaseti benimseyerek özümsemesi sonuç itibariyle PKK’nın bölge halkı nezdinde önemsizleşmesine ve hızla itibar kaybetmesine sebep olmaktadır.

Çocukları PKK tarafından dağa kaçırılan Kürt anne ve babaların isyanını böyle okumak gerekiyor.

PKK’da eridiğinin bilincinde olduğu için “ben hala ölmedim” dercesine yaptığı son eylemlerde silah yerine dozer, kürek, balta, kazma kullanarak yol kapamaya çalışmaktadır!

PKK, terör örgütü vasfını yitirerek kamudan ihale alan bir inşaat firması görüntüsüne bürünmüş gibi!

İsrail, PKK’nın son kullanım tarihi yaklaşınca elindeki tek kozu Filistin’e yeniden sarıldı!

İsrail geçen haftadan itibaren Filistin halkına bomba yağdırmaya başladı.

Şu önemli gerçeğin altını bir kez daha çizmekte fayda var!

“Türkiye’nin İsrail’e karşı savunma hattı Filistin’den; İsrail’in Türkiye’ye karşı savunma hattı ise Kuzey Irak’tan başlar!”

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin siyasi, kültürel ve ekonomik olarak Türkiye’nin hinterlandına dönüşme sürecini tersine çevirecek atraksiyonlarda bulunamamış olması İsrail’i çileden çıkarmaktadır.

Dünya Siyonizm’i ile Kuzey Irak Kürt Yahudilerinin ilişkisi 17. Yüzyıla kadar dayanıyor!

1948 yılında İsrail kurulduğu zaman Güney Kürdistan’daki Yahudi nüfusu 100 bini aşıyordu!

İsrail, Yahudi tarihinin ilk kadın hahamı olarak kabul edilen ve 17. yüzyılda Güney Kürdistan’da yaşayan Asenath Barzani’nin mensubu olduğu Barzani ailesine kurdurduğu Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi üzerinden 40 yıldır Türkiye’ye meydan okuyordu.

Kuzey Irak’ta yıllardır PKK’ya kol kanat geren, konaklama, eğitim, lojistik ve silah desteği sağlayan Barzani iktidarı şu anda her konuda tamamen Türkiye’ye entegre olmuş durumda.

İsrail’in, ABD’nin, AB’nin, Siyonist küresel petrol şirketlerinin şiddetli muhalefetine rağmen Barzani yönetimi Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden dünya piyasasına satışı ile sonrasında elde edilen gelirin Türkiye bankalarına yatırma kararından asla geri adım atmadı!

Üstelik IŞİD’in Irak’a müdahalesi sonrası peşmerge güçlerinin kontrolüne terk edilen Kerkük petrolünü de Türkiye’ye bağladıklarını ilan ettiler!

Kuzey Irak, Kerkük ve Musul bölgesini dünya ülkeleri için değerli kılan tek akçe elbette zengin petrol yataklarıdır.

Şimdi Türkiye, Kuzey Irak ile Kerkük petrolünün üzerine konmuşsa, petrolün çıkarılmasında, rafine edilme işlevinde, satışında yönetmenlik yapıyorsa ABD gibi ordu gücünü kullanarak kaba kuvvete müracaat etmesine gerek var mı?

İsrail, ABD ve Haçlı Batı’nın Irak’ı işgal etmelerinin altında yatan en önemli nedenlerden birisi dünyanı en zengin 3. Petrol rezervlerini kontrol altına almak değil miydi?

Evet!

Peki, Siyonist petrol baronları, İsrail ve Haçlı işbirlikçileri bu amaçlarına ulaşabildiler mi?

Hayır!

Şu anda Irak’taki mevcut siyasi konjonktürde ülkenin en zengin petrol yataklarının bulunduğu Kuzey Irak ile Kerkük petrolünün kontrolü kimde?

Türkiye!

IŞİD, Irak’taki Şii Maliki iktidarını devirip Suriye ve Irak topraklarının en zengin petrol yataklarının bulunduğu kentleri de sınırlarına dâhil ettiği İslam devletini kurduktan sonra kontrolündeki petrolü dünyaya pazarlamaya kalkıştığında hangi bölge ülkesinin desteğine, yardımına, işbirliğine ihtiyaç duyacak?

Hiç tartışmasız Türkiye!

İran, Suriye ya da Irak Şii iktidarıyla işbirliğine gidecek hali yok!

Açıkçası İsrail’in Türkiye’ye karşı savunma hattı Kuzey Irak çökmüş durumda!

Türkiye’nin dış politikasının iflas ettiğini, büyük kayıplar verildiğini, ülkenin olumlu imajının yerle bir edildiğini, bin bir türlü rezillikler yaşandığını ısrarla savunan İsrail dostu iç/dış medya çevrelerine şu soruyu sormanın tam zamanı.

Türkiye’nin dış politikasında sizin iddia ettiğiniz gibi trajikomik bir durum söz konusuysa eğer Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin Türkiye’nin çekim alanına girmiş olmasını nasıl izah edeceksiniz?

Dış politikası çıkmaza girmiş bir Türkiye’nin Irak petrollerinde söz sahibi olmayı başarması elbette mümkün olmazdı.

İsrail’in ve dost Haçlı Batılı ülkelerin güçleri yetiyor olsa Türkiye’nin Irak petrollerinde imtiyazlı bir konuma gelmesine asla tahammül göstermezler!

Türkiye’nin iç ve dış politikada küresel emperyalizme rağmen halkının ve bölge toplumlarının menfaatini, hakkını, hukukunu gözeten kendine özgü bağımsız teoriler üretip pratikte de muhteşem başarılar elde etmektedir.

Türkiye’nin bölge ve dünya toplumlarında itibarının yükselmesinden panikleyen batı ve işbirlikçileri ısrarla kamuoyuna şöyle bir kara propagandayı dayatıp duruyorlar:

“Efendim, Türkiye’nin iç/dış politikada elde ettiği başarılar sanaldır, seraptır. Ayrıca varsa bir başarısı arkasında İsrail’in, ABD’nin, AB’nin onayı ve desteği vardır. Aksi bir durum söz konusu bile olamaz!”

Türkiye’ye yönelik organize edilen algı operasyonlarının, psikolojik harp tekniklerinin toplumsal taban ve destek bulması için İsrail ve ABD Yahudi lobisi çevreleri tarafından her türlü lojistik destekle beslendiği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor.

Örneğin Türkiye ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki bağların geldiği noktayı gizlemek için İsrail hükümet yetkililerinden geçen hafta peş peşe açıklamalar geldi.

Önce İsrail Başbakanı Netanyahu, bağımsız Kürdistan’ın kurulması gerektiğini söyledi.

Ardından Dışişleri Bakanı Lieberman’dan “Irak’taki kriz bağımsız Kürdistan’ın kurulmasıyla sonuçlanacak” açıklaması geldi.

İsrail bu açıklamalarıyla Türkiye’nin Barzani iktidarıyla kurduğu stratejik birliktelik sayesinde söz sahibi olduğu Kuzey Irak petrollerindeki etkinliğinin arkasında İsrail’in onayı olduğu imajını tüm dünyaya vermeye çalışmaktadır.

Ayrıca İsrail, Kürt Devleti ile ilgili yaptıkları açıklamalarla ilgili AKP’nin üst yönetiminden gelmesi muhtemel sert eleştiri ve suçlamaları bahane ederek Türkiye ile Barzani yönetiminin ilişkisini bozmak da isteyebilir.

İsrail ve uzantılarının kabul etmeleri gereken bir gerçek var.

Türkiye’nin İsrail mutfağında Kabalist hahamlar tarafından hazırlanmış zehirli yemeği yiyerek hastalandığı günler artık bitti!

İsrail’e karşılık AKP genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik’ten geldi!

Hüseyin Çelik, konuyla ilgili yaptığı açıklamada Irak’ta bağımsız Kürt devleti ihtimalinin devleti eskisi gibi rahatsız etmediğini söyledikten sonra “Irak bölünürse ki, kaçınılmaz görünüyor; onlar bizim kardeşimizdir” demeyi ihmal etmeyerek İsrail’le polemiğe girmeyip tüm hesapları altüst etti.

ABD’li Siyonist Ortadoğu uzmanı Robin Wright’in, New York Times’da yayınlanan ve 5 ülkeden 14 ülke çıkacak şeklindeki yeni Ortadoğu öngörüsüne en büyük ilgiyi içimizdeki İrlandalılar gösterdi!

İsrail’in güvenliği ve Dünya Yahudi Krallığının kurulması için BOP adı altında Fas’tan Endonezya’ya 22 İslam ülkesinin haritasının değişeceği iddiasıyla başlatılan projenin ilk ayağı Irak ve Afganistan işgalinde mağlup olmuş bir Siyonist Haçlı Batının Ortadoğu’nun sınırlarını cetvelle çizip makasla kesip biçtiği günler çok gerilerde kaldı!

“Kuzey Irak’ta bağımsız Kürt Devleti kurulacak” kara propagandasıyla arzu ettiği hedefine ulaşamayan İsrail, Türkiye’den hırsını almak için adrese teslim iki yeni atak daha yaptı!

Birincisi İsrail Dışişleri Bakanı Liberman, "Gazze'den başlatılan roket saldırılarıyla, 3 Yahudi yerleşimci gencin öldürülmesi arasında bağlantı" olduğunu savunarak Ariel Şaron yönetiminde 2002 yılında Batı Şeria'ya düzenlenen Savunma Kalkanı Operasyonuna benzer bir askeri müdahalenin yapılmasını teklif etti.

Bu teklifteki en dikkat çekici nokta Savunma Kalkanı Operasyonunun yapıldığı yıl!

2002!

Yani AKP’nin iktidara geldiği yıl!

Liberman, açıkça İsrail’in asıl hedefinin Filistin değil, Türkiye ve AKP iktidarı olduğunu siyaset uzmanlarına ilan etti.

İkinci adım İsrail Ordusundan geldi.

3 Yahudi yerleşimcinin kaybolduktan 18 gün sonra cesetlerinin bulunmasında Hamas yönetimini sorumlu ilan eden İsrail Filistin’e hava saldırıları düzenlemeye başladı.

İsrail ataklarına Türkiye’den de iki büyük hamle geldi!

Önce CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, 22 Haziran 2012’de Suriye tarafından düşürülen savaş uçağıyla ilgili oldukça dikkat çekici açıklamalar yaptı!

Düşürülen uçakla ilgili Suriye’nin sorumluluğunun olmadığını bu konuda kendilerine gelen bazı bilgiler olduğunu ancak 'gizlilik kararı' nedeniyle açıklayamayacağını belirten Tekin, hükümetin 'gizlilik' kararını neden aldığının da sorgulanması gerektiğini söyledi.

Uçağın Suriye tarafından düşürülmediğini belirten Tekin, hangi ülke tarafından düşürüldüğünü hükümetin açıklamasını istedikten sonra asıl bombayı patlattı!

Tekin, "Eğer gizlilik kararı kalkarsa, ben de uçakla ilgili gelen bilgileri anlatırım" dedi!

Elbette Gürsel Tekin’in milli derin devletin izni ve onayı olmadan düşürülen savaş uçağı hakkında böyle tehlikeli, riskli açıklamalar yapmaya yeltenmesi olacak şey değil.

Milli derin devlet, Gürsel Tekin’in ağzından İsrail’e şu mesajı açık ve net bir şekilde iletmiştir:

“Düşürülen savaş uçağımızın Suriye yerine İsrail devleti tarafından düşürüldüğünü biliyoruz. Bu konuda elimizde gerekli bilgi, belge ve doküman da mevcuttur. İspatlama noktasında bir sıkıntımız yok. Filistin’i bombalamaya devam ettiğiniz takdirde konu hakkında gizlilik kararını kaldırıp uçağın İsrail tarafından düşürüldüğünü açıklamaya ve sonucuna katlanmaya hazırız!”

İkinci büyük hamle ise Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklayan Başbakan Erdoğan’dan geldi!

Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçim startını iki ilden başlattı.

Samsun ve Erzurum!

Biliyorsunuz, işgalci İngiliz kuvvetleriyle danışıklı dövüş halinde 1000 yıllık Selçuklu-Osmanlı İslam medeniyetini sona erdirip Yahudi azınlık Sabetayist oligarşinin hâkimiyetinde hile rejimi ve köle düzeni şeklinde dizayn edilen yeni Türkiye Cumhuriyetinin kurulma çalışmalarının ilk başlatıldığı iki il Samsun ve Erzurum’dur!

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramına ilham olan sözde milli mücadele için Atatürk’ün ilk ayak bastığı il Samsun!

Milli mücadele kararının alındığı ilk toplantı ise Erzurum Kongresi!

Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili ilk mitinglerini Samsun ve Erzurum’da gerçekleştirmesi “ Dünya Siyonizm’i ve dost işgalci ülkeleri 6 Asırlık Osmanlı İslam medeniyetini yıkma projesinin ilk adımlarını nasıl Samsun ve Erzurum’dan başlattılarsa şimdi biz de bunun rövanşı olarak 2023’te tamamlanacak 1000 yıllık Selçuklu-Osmanlı İslam medeniyetinin çağdaş versiyonu Yeniden Büyük Türkiye temelinde D/8 ilkeleri çerçevesinde Adil Düzene dayalı Yeni Bir Dünya kurma çalışmalarını Samsun ve Erzurum’dan başlatıyoruz!” şifresini içinde barındırmaktadır.

Tabi her konuda olduğu gibi milli derin devletin bu mesajını da yine sadece İsrail ve hinterlandı anladı!

Sayı: 818

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mesud Akgül - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

05

Ersin Irmak - O kadar yazı yazmışsın hiçbir sonuç çıkaramadım. Ben de sana bunları soruyorum. Argüdenin danışmanlığı yaptığı islamın azılı düşmanı rothschild ailesinin Türkiye de ne işi var. Kamu kurumlarındaki özelleştirmelerde ne işi var. İnsanın aklıyla dalga geçer gibi afaki boş yazılar yazmışsın.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 08 Temmuz 22:36
04

mesud akgül - 1980'li ve 1990'lı yıların korkularıyla, endişeleriyle 2010'lı yıllarda olup biten siyasi ortamı değerlendirmek çok yanlış. Ne dünya eski dünya, ne Türkiye eski Türkiye, ne Ortadoğu eski Ortadoğu nede Kuzey Irak eski Kuzey Irak! Güçlü devletler ve milletler korkularla, vehimlerle, başkaları tarafından üretilip önüne konulmuş sanal düşmanlarla yaşayamaz ve ayakta kalamazlar. Olaylar, gelişmeler karşısındaki düşünceler, yaklaşım tarzı ve bakış açıları dünyada değişen güç dengelerine göre mutlaka güncellenmeli, zamanın dayattıkları karşısında yeniden revize edilmelidir.Kuzey Irakta kurulacak Kürt Devletinden endişe etmeye gerek olmadığının en bariz göstergesi yıllarca Türkiye'yi bölüp parçalamak için PKK'yı kullanan her türlü lojistik destekle besleyip palazlandıran içimizdeki batı işbirlikçisi kesimlerin köşelerinde dillendirdikleri endişelerdir. Türkiye'nin Kuzey Irakta kaybeden değil kazanan olduğunun en bariz belirtisi 100 yıl sonra petrolle buluşmuş olmasıdır. Türkiye 1923 rejiminin ırkçı, bölücü, dışlayıcı, paganist yaklaşımlarla tasarlanmış ulus devlet modeliyle bölgede bağımsızlığını, varlığını sürdürme şansı yoktur. Türkiye ya bölünecek ya da bölgedeki tüm farklı ırkları, toplumları, renkleri, mezhepleri, kavimleri çağdaş Selçuklu- Osmanlı İslam medeniyeti vizyonuyla kucaklayıp bağrına basacak yeni bir devlet düzenini kurmayı başaracak! Başka bir seçenek önümüzde yok. Milliyetçilik anlayışıyla, kör duygularıyla Türkiye'nin yönetilmesi artık mümkün değildir. Biz bu milliyetçilik zihniyetine 600 yıllık koca Osmanlı devletini feda ettik! Eğer Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kurulsa bile bu Türkiye'nin Kuzey Irak'a bağlanmasını değil aksine Kuzey Irak'ın Türkiye'nin bir vilayeti, eyaleti olma sonucunu doğurur. Düşünün bir kere! Kuzey Irak mı Türkiye'yi yutacak güç ve devlet tecrübesine sahiptir yoksa Türkiye mi Kuzey Irak'ı? Türkiye 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında çizdiği sınırlardan Haçlı Batının, BM'nin, ABD'nin, AB'nin bin bir türlü hile, desise ve entrikalarına rağmen 40 yıldır 1 metre dahi toprak kaybetmemişken; tarihlerinde devlet olmayı başaramamış sadece aşiret zihniyetiyle kavrulmuş Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin karşısında çaresiz kalıp mağlup olacaksa eğer o zaman koyuverin gitsin.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 08 Temmuz 22:36
03

ADEM YILDIRIM(ARDAHANLI) - HOCAM BİE SÜREDİR YAZDIKLARINIZI OKUYORUM İYİ GÜZEL HOŞ YAZIYORSUNUZ DA AFAKİ ŞEYLER BUNLAR ADAMLAR GÖZ GÖRE GÖRE KÜRDİSTANI KURDULAR(TABİKİ BAŞBAKANINDA PAYI DA BÜYÜK) E SONRA DURACAKLAR MI SİZCE SIRA TÜRKİYE YE GELECEKLER HEM İÇERDEKİLER HEM DIŞARDAKİLER İSTEDİKLERİNİ HA SİLAH ZORUYLA HA İSRAİLİN ABD NİN DESTEĞİ İLE ALDILAR .OLAN ŞEHİTLERİNİMİZE OLDU VALLA NE ONLARIN NEDE BAYRAĞIMIZA BAKAMIYORUM UTANCIMDAN

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 08 Temmuz 22:36
02

Sezgi Demir - Artık bağımsız Kürdistan hedefine ulaştığı için silahlı eylemini bıraktı PKK Mesut Bey.Bölge kolluk kuvvetlerinden arındırılıyor ve PKK'nın kaderine terk ediliyor..Farkettiyseniz önceden Kürdistan kelimesini anınca kıyametler kopardı artık herkes için sıradan bir kelime haline geldi. Allah korusun milletçe derin bir gaflet uykusu içindeyiz.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 08 Temmuz 22:36
01

mehmet çetin - muthiş bir yazı mesut akgül abim emegine saglık

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 08 Temmuz 22:36


Anket Elazığ Belediye Başkanı kim olmalı?
Tüm anketler