MİMARLAR ODASI PANELİNDE ÜNİVERSİTE-TOPLUM KOPUKLUĞU KONUSUNDA YANLIŞ BİR TEŞHİS

Mimarlar Odası Elazığ Şubesince Akgün Otel’de tertiplenen “Geçmişten günümüze Harput mimarisi” konulu panel-forum oturumlarından birine başkanlık eden Oktay Ekinci adlı yönetici bir ara söz üniversitelerimiz ile toplum arasındaki kopukluğa geldiğinde doğrudan yerel yöneticileri suçlayan adeta bir hüküm verdi, başka bir deyişle ahkâm kesti.

Türkiye’de neredeyse belediye başkanı ile kavgalı, davalı olmayan üniversite olmadığını söyleyerek belediye başkanları ve valilerin üniversite-toplum ilişkilerinde yeterince anlayışlı olmadıklarını, bu kopukluğun sorumlusunun yerel yöneticiler olduğunu söyledi.

Söz alıp itiraz etmeyi düşündüm ama verilen 5 dakikalık süre ve bunun da 2 dakikasında söz alan kişinin yapacağı katkıyı dile getirme mecburiyeti konması doğrusu gözümü yıldırdı. Bu yüzden görüşümü gönlümce dile getirebilmek için bu köşede ele almayı uygun gördüm.

Bir süre önce Edibe Can Müftülük Sitesi Salonunda Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle yapılan bir etkinliğe katılan Fırat Üniversitesi Rektörü Sayın Feyzi Bingöl ile program öncesi bulduğumuz sohbet ortamında da üniversite-toplum kopukluğu gündeme gelmişti…

Konuya ilişkin görüşlerini dile getiren Sayın Rektör yerel yöneticilere ilişkin en ufak bir tariz ya da serzenişte hiç bulunmadı. Sayın Bingöl sorunun daha çok üniversitelerdeki kısıtlı özerklik, yetersiz özgürlük ve elvermeyen imkânlar nedeniyle aşılamadığından söz etti.

Bendeniz ise bilim üreten kuruluşlar olarak üniversitelere kayıtsız-şartsız özerklik ve sınırsız özgürlük verilemeyişinin asıl nedeninin, diğer birçok kurum ve kuruluş gibi kendilerine yüklenen resmi ideolojiyi koruma ve kollama misyonu olduğunu ifade ettim.

Evet, bugün Türkiye’de; artık Kuzey Kore ve Küba gibi bazı komünizm kalıntısı ülkeler dışında eşine pek rastlanmayan bir resmi ideoloji sorunu maalesef hala her şeye rağmen etkisini sürdürüyor.

Üniversitelerimize de resmi ideolojiyi topluma benimsetme, kabul ettirme ve ayakta tutma görevi verildiği için haliyle birçok sahada toplumsal realitelerle kopukluk içerisinde bulunuyor.

Bu yüzden de her sahada öncülük yapması gereken üniversiteler maalesef toplumun gerisinde kalıyor. Çünkü yeterince özgürlük olmayan yerde gelişme, ilerleme olmaz. Ve ilginçtir toplum üniversitelerden daha özgür!

Oysa üniversitelerin her sahada araştırma, inceleme yapmaları, bilim üretmeleri ve toplumun yararına sunmaları, böylece de her türlü toplum kesimi ile yoğun bir ilişki ve iletişim içerisinde bulunmaları asli görevleri olmalıdır.

Ancak baskıcı karaktere sahip resmi ideoloji belirlediği muayyen paradigma ve amaçları doğrultusunda konulan katı kuralların dışına çıkılmasından adeta korku ve paniğe kapıldığı için üniversiteler için olmazsa olmaz önemde olan özerkliğin de özgürlüğün de zerresini bile esirgiyor.

Sonuçta üniversiteler ve orada görev yapan bilim adamları da tıpkı ilk ve orta öğretimdeki öğretmenler gibi yüksek öğretim görevlisi olarak hizmet yapabiliyorlar. Bu yüzden üniversitelerimiz skolâstik eğitim kurumları karakterine bürünerek bilim üreten değil, belleten kuruluşlar oluvermişler.

Özgürlük olmayan yerde ilerleme ve gelişmeden değil donmadan, kalıplar içerisine sıkıştırıp muhafaza etmeden söz edilebilir. Üniversiteler özellikle özerk olmadan, sınırsız bilimsel özgürlüğe sahip olmadan asla bilim üretemezler, topluma da öncülük edemezler.

İşte tam olarak bu durumu yaşayan üniversitelerimiz hiçbir sahada topluma öncülük edemedikleri ve toplumu da izleyemedikleri için bir kopukluk içerisinde ayrı bir uyduda farklı bir yörüngede hayatlarını sürdürmektedirler.

Zaman zaman şahit oluyoruz… Tıpkı askerler gibi üniversite mensupları da toplumu tanımadıkları için bazen sanki uzaydan gelmiş gibi davranışlar sergileyebiliyorlar.

Birçok üniversite yerleşkesi zaten şehir dışında ayrı bir uydu kent gibi kurulduğu için pratikte de halk ve toplum ile pek bir ilişkisi olamamaktadır. Bu bakımdan Fırat Üniversitesi hemen şehrin bitişiğinde yer aldığı için çok şanslı sayılır.

Ama yine de üniversitelerin genel yapısındaki bu katı yönetim tarzı ve tavizsiz bürokratik uygulamalar nedeniyle Fırat Üniversitesi de vakıf olduğumuz kadarıyla hiçbir konuda topluma öncülük etme yeteneğini gösterebilmiş değil.

Örneğin İlahiyat Fakültesi… Dini hiçbir konuda Elazığ’da topluma herhangi bir katkısı hatta yararı olmamaktadır. Örneğin İl Müftülüğü, hatta İzzet Paşa Camii kadar bile topluma bir hizmetinden söz edilemez.

İletişim Fakültesinin de medya kuruluşlarına herhangi bir katkısından söz etmek mümkün değil.

Diğer fakültelerin ilimizdeki ilgili kuruluşlarla herhangi bir ilişki, diyalog ve iletişim içerisinde olduklarına dair bir bilgimiz bulunmuyor.

Bir tek bildiğimiz üniversite bünyesindeki araştırma hastanesinin halkımıza sunduğu sağlık hizmetleridir. Başkaca da etkili ve fonksiyonel bir toplumsal hizmetten söz edemeyiz.

Açıkçası üniversitelerimiz tek tip vatandaş yetiştirip diploma sahibi yapmaya yönelik bir misyonla dizayn edilmişlerdir, bunu da ağır aksak yapmaya çalışarak Elazığ tabiriyle gıldırlanıp gidiyorlar.

Konunun özü, toplumla kopukluğun nedeni ne üniversiteler ne de yerel yöneticilerdir. Üniversiteleri de diğer birçok kurum ve kuruluş gibi kendine göre ve amaçları doğrultusunda dizayn eden resmi ideolojidir.

Türkiye tüm kurum ve kuruluşları ile bu despotik ve dogmatik karakterli resmi ideolojinin tutsaklığından azade olabildiği ölçüde gelişip modernleşebiliyor. Bunun her sahada öncülüğünü yapanlar ise ağır bedeller ödemek zorunda bırakılıyorlar.

Bu durum, kurucu iradenin bu rejimi millet çoğunluğuna rağmen azınlıkçı bir zihniyetle gizli bir oligarşik yapı üzerine kurduğu gerçekliğinin çok önemli bir kanıtıdır. Bu yapıya zarar verebilecek her türlü girişimin en ağır suç telakki edilmesi de.

Sayı: 558

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Sururi Seçmen - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Elazığ Belediye Başkanı kim olmalı?
Tüm anketler