Erbakan Vakfı Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın, Sözcü gazetesine verdiği röportajda Atatürk'ün milli ve yerli bir lider olduğunu belirttiğini okuyunca bu konuda düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı hissettik.
Fatih Erbakan tarafından m illi ve yerli bir lider olduğu belirtilen Mustafa Kemal Atatürk'ün işte milli ve yerli icraatları...
1924- İçki üretimi ve satışı önündeki engeller kaldırıldı.
1924-Medereseler kapatıldı.
1924-Tevhidi Tedrisat Kanunu çıkarıldı.
1924-Hilafet kaldırıldı.
1924- Osmanlı Hanedan üyeleri kadın; çoluk/çocuk; genç/yaşlı ayrımı yapılmadan toptan sürgüne gönderildi.
Sürgüne gönderilen Osmanlı Hanedanı toplamda 300 kişiydi.
Sürgün kanunu çıktıktan sonra gerekli hazırlık için Hanedan üyelerine sadece 10 gün süre tanındı.
10 farklı ülkeye dağıldılar.
Gittikleri Batılı ülkelerde çok büyük maddi sıkıntılara mahkûm edildiler.
Açlık, yokluk, fakirlik ve yoksulluk içinde zor bir hayat sürdüler.
Sefalet içinde son derece ilkel şartlarda, fakrı zaruret içinde hayatlarını sürdürmeye mecbur bırakıldılar.
6 asır dünyayı yöneten Hanedan üyeleri ucuz iş gücü olan işlerde çalışmak zorunda kaldılar.
Kimi sürgün edildikleri Batılı ülkelerde yaşadıkları mahalle esnafının yanında çırak, kimisi ayakkabı boyacılığı, kimisi hamallık, kimisi terzide çıraklık, kimi Hanedan üyesi kadınlar evlere temizliğe gitmeye mahkûm oldular.
Bazı Osmanlı Hanedan üyeleri bu aşağılanmaya, horlanmaya katlanmaktansa ölümü tercih ettiler.
Açlıktan sokaklarda, parklarda öldüler.
Sahip çıkan olmadığı için cesetleri çürümeye terk edildi.
Sultan Vahdetin ölümünden sonra mahalle esnafın olan borcundan dolayı cenaze töreni yapılamadı.
Çünkü alacaklı esnaf katafalkına haciz koydurtmuştu.
Oysa rejim medyası Sultan Vahdettin’in giderken Osmanlı hazinesini soyup soğana çevirdiğine dair masallar yazıyordu!
Osmanlı Hanedan üyelerinin birçoğunun nerede gömüldüklerine dair bilgi dahi mevcut değil. Bir mezar taşları bil yok.
1925-Dergâh ve türbeler kapatıldı.
1925-Şapka kanunu çıkarıldı.
Mahmut Esat Bozkurt'un “Atatürk İhtilali” isimli eserinde aktardığı hatırasındaki “Fetihlerden biri yapılmıştı: “Atatürk bir gün, lütfen bu husustaki (şapka inkılabı) fikrimi sormuşlardı! O sırada Musul işi, aleyhimizde sonuçlandığı için, rahmetli hayli sıkıntılı idi.
Şu cevabı vermek cesaretinde bulundum: «Şapka giymek, bu millet hesabına bir Musul fethinden üstündür!» Atatürk hafifçe gülümsediler ve başlarını bir kaç defa eğerek beni taltif ettiler [İltifatta bulundular, övdüler]. (Sayfa:155)
1925- Türkiye’nin ilk güzellik yarışması düzenlendi.
1925-Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı ve İstiklal Mahkemeleri kuruldu.
Falih Rifki Atay, “Eski Saat” isimli kitabında mertçe hem asmanın gerekçelerini sayıyor hem de asılan insanlar hakkında sayı bile veriyor. “İrtica ile boğuşmanın istilayı söküp atmaktan daha lâzım ve zor olduğunu belirtmek isteriz. Onun içindir ki, Kurtuluş savaşındaki (10 bin) can kaybının 50 kat fazlasının irtica ile savaşta verildiğini hatırlatmak gerekir…” (s. 330).
Yani devrimler için on binlerce masum insanın asıldığını itiraf diyor Falih Rıfkı Atay.
1928- Harf inkılabı yapıldı ve Arapça yasaklandı.
1000 yıllık Selçuklu/Osmanlı arşivleri çürümeye terk edildi.
Büyük kısmı ise yakıldı.
Milletin 1000 yıllık tarihiyle bağı, irtibatı koparıldı.
Milletin tarihiyle, kimliğiyle, inancıyla duygusal birlikteliği yok edildi.
12 milyonluk bir ülke bir kanunla baştan aşağıya cahil bırakıldı.
1000 yıllık Selçuklu/Osmanlı İslam Medeniyetinin Külliyatı yok edildi.
1000 yıllık Selçuklu/Osmanlı devlet geleneğinin bilgi, birikim, tecrübe ve eşsiz tarihi yalnızca bir kanunla çöplüğe atıldı.
Harf inkılabının zararını kavramak için şu örneği vermek yeterli olacaktır.
Bir siyasi iktidarın kanunla 100 yıllık tarihi olan Latin alfabesi kullanımını yasaklayıp Arap alfabesine geri dönme kararı aldığını tasavvur ettiğinizde bu ülkede karşınıza çıkacak tabloyu tahayyül edebiliyor musunuz?
İsmet İnönü: “Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.(…) Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. (…) Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.
İsmet İnönü, Hatıralar, cilt 2, sayfa 223.
1928- “Devletin dini İslam’dır” ibaresi anayasa dan çıkarıldı.
1930- Genelev kanunu çıkarıldı.
1932- Ezan Türkçeleştirildi.
1932-Keriman Halis dünya güzeli seçildi.
Atatürk konuyla ilgili şöyle der: Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihî olarak bildiğim için, Türk kızlarından birinin dünya güzeli intihap olunmuş olmasını çok tabiî buldum." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri 1908-1938, Türk Tarih Kurumu Yayınları, I-III Cilt, Ankara: 1981, s. 92-93).'
1933-Din dersleri müfredattan çıkarıldı.
1934-Kılık Kıyafet Kanunu ile kadınların çarşaf giymesi yasaklandı.
1937-Laiklik ilkesi anayasaya girdi.
Falih Rıfkı Atay: “Evet, Atatürk bir Masondu!”
Falih Rıfkı Atay: “Kemalizm ibadetler dışındaki bütün ayet hükümlerini kaldırmıştır.”
Aziz Nesin: “Gerçek Müslüman Atatürk’ü sevemez! Seviyorsa YA AHMAKTIR! YA SAHTEKÂRDIR!”
Taha Akyol: “ Chester projesi (Yeraltı kaynaklarımızı Amerika’ya teslim eden sözleşme) Amerikan şirketlerine verilmiştir. Mustafa Kemal imzası vardır. Hatta Atatürk’ün emperyalizm diye bir problemi yoktur. Atatürk’ün antiemperyalist olduğu görüşü 1960’larda solcular tarafından uydurulmuştur.”
Alev Alatlı: “ Ne biçim ırkçılarız (Türkleriz) ki bizim ideolojimizi bir Yahudi yazıyor. Zira Yahudi Moiz Kohen (Munis Tekinalp) Kemalizm’in ideoloğudur. Tıpkı Agop Dilaçar’ın Türk Dil Kurumunun başuzmanı ve Ermeni olması gibi!” Kaynak: Valla Kurda Yedirdin Beni.
Mustafa Kemali diyor ki; “ Ben Yahudi’yim. Sabetay Sevi’nin soyundan geliyorum. Kendisine hayranım. Keşke bu dünyadaki bütün Yahudiler onun Mesihliği altında birleşse…” Kaynak: Uluğ İğdemir: Atatürk’ün yaşamı, 1.Cilt, sahife 23, Türk tarih kurumu yayınları 1980.
O.G.
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)yaşar inan - içimde ufaktan bir sevgi kırıntısı vardı. o da uçtu gitti. kullara değil allaha dayanırsam bir daha üzülmem inşaallah
nefer34 - seviyeli ,doğru,belgeli ,hakaret içermeyen,mümine yakışır,bir üslup,teşekkürler.dr.muhammed ali fatih erbakan siyasi bir roportaj yapmış,babası gibi ustaca ucu açık cümleler kullanabilirdi.herkesten mükemmellik bekleyemeyiz,inanarak söylenmiş sözler olmadığını hepimiz biliyoruz.eleştirilerimiz böyle olmalı .aşğılamadan,hakaret etmeden ,ki etkili de olması için bu şart...
Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.