DÜNYAYI KALDIRIYOR

Ya Büyük Ortadoğu Projesi ambalajıyla Arzımevud üstünde Büyük İsrail planını destekler; ya da PKK ve FETÖ ile içeriden Avrupa Birliği ve ABD ile dışarıdan saldırılarla Türkiye’nin kırk katır mı kırk satır mı tercihine zorlanırsın dayatmasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan her yandan kuşatılmaya çalışılıyor.

İsrail söz geçiremediği Türkiye’nin başına

DÜNYAYI KALDIRIYOR

Ya Büyük Ortadoğu Projesi ambalajıyla Arzımevud üstünde Büyük İsrail planını destekler; ya da PKK ve FETÖ ile içeriden Avrupa Birliği ve ABD ile dışarıdan saldırılarla Türkiye’nin kırk katır mı kırk satır mı tercihine zorlanırsın dayatmasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan her yandan kuşatılmaya çalışılıyor. Bu dayatmaya boyun eğilmesi halinde her yol aynı kapıya, Türkiye’nin bölünmesine açılıyor. Güneydoğu Bölgesi ve Kıbrıs, Arzımevud sınırları içinde yer aldığından bunun bir şekilde İsrail’e terk edilmesi isteniyor. Meselenin özü budur!

Bölücü terör örgütü PKK’nın kurulması, Kuzey Irak’ta özerk bir Kürt yönetimi oluşturulması gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne sokulmak istenmesinin de amacı Arzımevud topraklarının kurtarılmasıdır. NATO üyesi Türkiye’nin yarım asırdır Avrupa Birliği kapısında bekletilmesi boşuna değildir. Türkiye bölünsün, parçalansın, sadece Marmara Bölgesi Avrupa Birliği’ne katılsın diye bekletiliyor. Bu, nihai Sevr Planının hayata geçirilmesi demektir. Avrupa Birliği Türkiye’yi değil İstanbul ve çevresini kendine katmak istiyor. Türkleri Orta Anadolu Bölgesi içine hapsetmek ve nihayetinde yok etmek istiyorlar. Bu tarihi hedeften hiç şaşma yok!

Suriye’nin kuzeyinde Kürt koridoru oluşturmaya çalışan PYD’ye ABD’nin verdiği destek de Büyük İsrail için Arzımevud’un kurtarılması amacıyladır. Suriye’de yürütülen harekâtı Fırat Kalkanı adıyla başlatan Türkiye buna müsaade etmeyeceği mesajını vermektedir. Bilindiği gibi Arzımevud -Yahudilere vaat edildiğine inanılan topraklar- Nil’den Fırat’a kadarki alana yayılan bölgeyi kapsamaktadır. Eğer askeri harekâtın amacı Fırat’a kalkan oluşturmak ise, bunun anlamı ben Arzımevud’a müsaade etmeyeceğim demektir.

Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekâtıyla Suriye içlerine doğru ilerlemesi sınırının Kürt koridoru ile konsolide edilecek PKK terörüne kapatılması ve IŞİD saldırılarının engellenmesi gibi en hayati gerekçelere dayandırılsa bile başka sonuçlara da yol açmış bulunuyor. Türkiye ister istemez askeri konseptte İsrail ile sınırdaş olmuş durumdadır. Yalnız stratejik amaçları için değil, konjonktürel askeri pratikler nedeniyle de Türkiye ve İsrail karşı karşıya gelebilir.

Zaten uzun zamandır işgali altında bulunan Golan Bölgesi İsrail’in su ihtiyacını karşılayan, hayati önemdeki bir kazanımıdır. Türkiye, bir sürtüşme halinde bu işgali dünya gündemine getirecek olursa Arap Dünyasında büyük heyecan uyandırır ve destek görür. İsrail Türkiye ile sınırında askeri olarak karşı karşıya gelmek istemez. Bir de Türk Silahlı Kuvvetleri Fırat Kalkanı harekâtıyla Suriye’de büyük yığınak ve tahkimat yapmış iken İsrail’in bir çatışmayı göze alması ya da riskini yaşamaya tahammül etmesi beklenemez.

İşte bu yüzden İsrail’in bu cendereden kurtarılması için Siyonizm ahtapotu bütün ülkelerde kollarını harekete geçirerek Türkiye’yi bir kaşık suda boğmaya çalışıyor. Şansölye Merkel’i Almanya’daki yapılanmasıyla sıkıştırıp Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışan Siyonizm’dir.

Hollanda’daki partileri Türkiye karşıtı söylem ve eylemlere zorlayanlar da Siyonizm’e bağlı unsurlardır. Avusturya’yı nicedir Türkiye karşıtlığının merkezi haline getiren Siyonistlerden bütün Avrupa ülkeleri etkilenmektedir. Siyonizm’in bir kuruluşu olan Avrupa Birliği, Türkiye karşıtlığı için alabildiğine kullanılmaktadır. Yunanistan’la Bulgaristan bile Siyonizm’in etkisi altında Türkiye ile hayati önemdeki komşuluk ilişkilerini bozmak zorunda kalıyorlar.

Ne var ki Siyonizm’in kontrolünde olan bir süper güç artık yoktur. Siyonizm’in Rusya’da ve Amerika’da etkisi giderek azalmaktadır. Çin’i süper güç yapma hamlesi de başarılı olmadı. Eğer rejimin yönetim merkezine nüfuz edebilseydi komünist Çin’i dünyanın jandarmalığına tayin edebilirdi ama olmadı. Siyonizm, Çin’i süper güç yapmak için yaptığı büyük sermaye, ileri teknoloji transferi yüzünden ABD ile açılan arasını düzeltmede de zorlanıyor üstelik.

Siyonizm’e karşı ABD’de Ulusalcıların yürüttüğü derin iktidar mücadelesi Trump’ın Başkan seçilmesini sağladı. Pentagon ve CIA’yı üs haline getirerek ABD’deki kurulu düzeni devam ettirmeye çalışan Siyonistleri zor günler bekliyor. Yoğun propagandalarla Trump’ı yalnızca örgütsüz halk kitlelerinin temsilcisi gibi lanse edip güçsüz gösterme çabaları, giderek etkisi azalan bir beyhude direniştir. Başkan Trump’ı, ABD’deki etkin güç odaklarının desteklediği ve Siyonizm’e rağmen seçimi kazandığı realitesi giderek tüm dünyada gözlemlenmektedir.

ABD’de Başkan Trump’ın şahsında Ulusalcı Yapılanmaya yönelik başlatılan ayaklanmalar meydanı boş bulmayarak, karşıt organizasyonlarca etkisiz hale getirilmektedir. Çatışmalar büyür ve Birleşik Devletler dağılacak olursa yine asıl kaybedecek olan Siyonizm’dir.

İngiltere’nin ayrılmasıyla dağılma sürecine girmiş bulunan Avrupa Birliği zaten uluslararası konularda etkisi ve kıymetiharbiyesi kalmayan bir hantal yapıya dönüşmüştü. Dağılmasına neden olacak birçok sorunu nicedir yaşamaktaydı. Ekonomik krizle boğuşan üyelerin derdi üzerine bir de Avrupa değerlerini ayakaltına alan ırkçı faşist partilerin yükselişinin de Birliği tehdit ettiği realitesi siyasi krize de davetiye çıkarmaktadır. Avrupa hasta adam vesselam!

Siyonizm bu Avrupa Birliği’ni Türkiye üzerine sürmeye çalışırken Cumhurbaşkanı Erdoğan restini çekti bile: İngiltere Brexit’i referanduma götürdüğü gibi biz de müzakere süreci ile ilgili referanduma gidebiliriz. Milletin verdiği karara da uymak zorundayız! Dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihtiyacı yok, aksine onun var. Bunu kendileri çok daha iyi bilir. İçimizdeki entelektüel mankurtların yaygarası olmasa, Türkiye’yi lider ülke yapacak olanın Avrupa Birliği değil İslam Birliği olduğunu milletimiz asla anlamakta zorlanmayacaktır.

Avrupalı liderlerin tam tekmil Papa’nın arkasında durarak verdikleri görüntüler Birliğin artık Siyonizm’in belirlediği laik/seküler paradigmalardan koparak Hıristiyan kulübü olma yönüne saptığını çok açık net göstermektedir. Bu görüntüler Avrupa Birliği’nin Siyonizm’in kontrolü dışına çıktığının belgesidir.

Her şey Erbakan’ın yıllar önce dediği gibi olmaktadır. Erbakan Türkiye İslam Birliğini kurup Avrupa Birliği ile eşit şartlarda masaya otursun, anlaşma yapsın, ticaret yapsın. Ekonomik, diplomatik ilişkilerini geliştirsin diyordu. Gelinen noktada Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini iki taraf da mümkün görmediğini açıklamakta bir beis görmemektedir.

Aslında AKP iktidarı Avrupa Birliği Bakanlığı kurup birtakım ataklar yaparken üyelik için ne gerekiyorsa fazlasıyla yaptığı izlenimini iç ve dış kamuoyuna vermeye çalışıyordu. Türkiye Avrupa Birliğine alınmayacak diye bizzat kendisine söylediklerini Cumhurbaşkanı Erdoğan defalarca açıkladığı halde bu çabaları göstermenin biz elimizden geleni yaptık anlamına geldiği açıktı. Maksat Avrupa Birliği’ne girmek değil, asla girilemeyeceğini göstermekti.

Çünkü Türkiye’de çok güçlü bir Avrupa Birliği yanlısı yapı var ki sesleri çok yüksek çıkıyor. Kamuoyunu da oldukça etkileyebilmektedirler. Onların kullandıkları argümanları ellerinden almak için Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi üyeliğe kabul etmediğinin iç ve dış kamuoyuna açık net gösterilmesi gerekiyordu ki bu çok başarılı şekilde gerçekleştirilmiş bulunuyor.

Bundan sonrası bir referandum ile Avrupa Birliği üyelik müzakerelerinden çekilme kararını alıp Batılılaşma serüvenine son vermektir. Türkiye İslam Birliği için harekete geçerek İsrail yayılmacılığını engellediğinde şu dünya, tüm insanlık nicedir hasret kaldığı barışa, huzura, güvenliğe kavuşacaktır. Türkiye Siyonizm karşıtı siyasetin merkezi konumuna gelmiştir.

Avrupa’nın bir Hıristiyan Birliği oluşturmasında hiçbir sakınca yoktur. Materyalist ideolojiler, seküler/laik paradigmalar Batılı toplumları manevi çöküntüye sürükleyip çürüttü. İnsanlığın son 2 asırdır inkârcı ideolojilerin uygulamalarından çektiği tarifsiz ıstıraplardan ve yaşadığı trajedilerden sonra yeniden maneviyata, dinlere, iman ve ahlak esaslarına yöneldiği süreci Avrupa da idrak etmektedir. Bu sürece bigâne kalmanın veya direnmenin imkânı olmadığı, en doğrusunun gelişmesine katkı sağlamak olduğu idrak sahiplerince görülmektedir.

Avrupa Hıristiyan Birliğine dönüştüğü takdirde Siyonizm’in esaretinden kurtulması mümkün olacaktır. O zaman dinler arası savaşlar başlar, Haçlı seferleri yeniden düzenlenir diyenler doğruyu söylemiyorlar. Siyonizm’in Medeniyetler Çatışması tezinin, Medeniyetler İttifakı girişimi ile çürütüldüğü bir süreç yaşandı. Savaşlar, dinlerin niteliğinden veya rekabetinden kaynaklanmıyor. Bütün dinler barışı emrediyor. Irkçılık, inkârcı materyalist ideolojiler yalnız savaşı ve kan dökmeyi yüceltir. Dini savaşa alet eden ırkçılık ve emperyalist ideolojilerdir.

Haçlı Seferleri de Hıristiyanlarla Müslümanların savaşı değildi. Kabalacı hahamların örgütü Hıristiyan görünen Yahudi Tapınak Şövalyelerinin Kudüs’ü ele geçirmek için tezgâhlayarak kışkırttıkları ırkçı emperyalizmin çıkardığı savaşlardı.

Semavi dinleri tahrif ederek, mensuplarının içerisine sızarak gruplara, sapkın mezheplere, birbirine zıt aykırı inançlara ayıranlar fitneyi fesadı kışkırtanlar Kabalacı hahamlardır. Eski Mısır’dan beri 5 bin küsur yıldır yeryüzünü ifsat edenler onlardır. Artarda 2 dünya savaşını çıkartarak yüz milyonlarca insanın canını, kanını heder eden, şehirleri yakıp yıkan ülkeleri haritadan silen Siyonistlerin oluşturduğu İllüminati de Kabalacı hahamların bir örgütüdür.

İki küresel savaşın sonunda 1945 Yalta Konferansıyla kurdukları Birleşmiş Milletler Örgütü ve iki bloklu dünya düzeni ile bütün insanlığı nihai hedefleri olarak komünist rejimle Yahudi hâkimiyetine sokmayı planlamışlardı. Bu; Doğu Blokunun spesifik olarak komünist rejimler tarafından yönetilmesi, Batı Blokunda ise sosyal demokrat, sosyalist, komünist partilerden oluşan bir siyasi yelpazenin oluşturulması, üçüncü dünya ülkelerininse yine yalnızca solcu sosyalist dikta yönetimlerine mahkûm edilmesi ile çok açık, net anlaşılıyordu. Komünizmin diyalektik yöntemle yeryüzüne egemen kılınmasını öngören İllüminati, Yahudi ırkı dünyayı yönetsin istiyordu.

İllüminati tarafından kurulan iki bloklu küresel düzen Erbakan’ın Millî Görüş mücadelesinin yaşandığı 40 yıllık zaman dilimi içinde yıkıldı. Dünya Siyonizm’in uzantısı 1923 hile rejimi ve köle düzeni tarafından 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Darbesi, 28 Şubat 1997 Post Modern Darbesi ile 4 tane partisi kapatılıp, 4 defa siyasi yasaklı yapılmasına rağmen, Erbakan ordu bünyesinde kurduğu derin devlet aracılığıyla sonunda Türkiye’nin yönetimini ele geçirerek yönetmeyi başardı.

Türkiye’nin Erbakan yönetiminde bağımsız politikalar izlemesi karşısında iki bloklu küresel düzen dağıtılarak, tek süper güç ABD liderliğinde Yeni Dünya Düzeni kurulduğu ilan edildi. İlk iş olarak Büyük Ortadoğu Projesi hayata geçirilmek üzere Afganistan ve Irak’ın işgalleri başlatıldı. En önemli ayağı ise Irak’a kuzeyden girme bahanesiyle Türkiye’yi işgal planıydı. O plan, 1 Mart 2003 Tezkeresiyle bozulduktan sonra tek süper güç ABD liderliğindeki Yeni Dünya Düzeni Irak bataklığında -aslında tuzağında- tükendi. Geriye ne tek süper güç ABD kaldı, ne Yeni Dünya Düzeni.

Türkiye küresel güç olurken, Siyonizm’in küresel gücü eridi.

Sayı: 958

28 Mar 2017 - 18:43 - Manşet



göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

EDİTÖR - Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın tutuklanması, İsrail'in ABD'deki etkisini kullanarak Türkiye ile karşı karşıya getirmek için yaptırdığı bir operasyondur. Trump'ın görevden aldığı eski savcının hazırladığı iddianame ile yapılan işlem tam bir fırsatçılıktır. Siyonizm ahtapotu Türkiye'ye dünyanın her yerinde sıkıntı çıkarmaya çalışıyor. İsrail'in Türkiye yönetimini teslim alması için sürdürülen bu presleme çabaları bu terör devletinin haddi bildirilinceye kadar devam eder durur. İsrail cami duvarına işemekle eceline susadığını gösteriyor.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 28 Mart 18:43


Anket Elazığ Belediye Başkanı kim olmalı?
Tüm anketler