İSRAİL: PKK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR! TÜRKİYE: SES YOK!

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu: “ Kürtlerin devlet sahibi olması gerekir. Bağımsızlık için referandum kararını destekliyor ve saygı duyuyoruz.”

İsrail Eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yair Golan: “Benim kişisel bakış açıma göre, PKK bir terör örgütü değil. İsrail çıkarlarına hizmet ediyor. Belki (bu sözler) manşetlere çıkacak ama ben böyle görüyorum.

İran, Irak, Suriye ve Türkiye Kürtlerini -eğer ki bir araya getirirseniz- nasıl bir araya getireceğinizi ve sınırları ben tam olarak belirleyemem. Fakat İran'a ve bölgede yaygın olan istikrarsızlığa bakarsanız, bağımsız ve birleşik Kürt oluşumunun, bu bataklık için çok da kötü bir fikir olmadığını görürsünüz. Büyük Kürdistan'ı kurmak bölgede istikrara katkı sağlayacaktır.”

İsrail Adalet Bakanı Ayelet Şaked:” ABD'nin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) 25 Eylül'de yapılacak bağımsızlık referandumunu desteklemesi gerekiyor, İsrail, Irak Kürtleri'nin bağımsızlığını destekliyor. İsrail ile Batı ülkelerinin Kürdistan devletinin kurulmasında büyük menfaati var. ABD'nin, Kürdistan Bölgesi'nde yapılacak olan referandumu destekleme zamanı geldiğini düşünüyorum. "

Kürdistan lobisine en büyük destek İsrail’den: “İsrail, Kuzey Irak'ta kukla devlet kurmaya hazırlanıyor. Bir yandan yapılması planlanan bağımsızlık referandumu için tartışmalar halen devam ederken, diğer yandan da tartışmaların odağındaki referanduma yönelik lobicilik faaliyetleri sürdürülüyor.

Bunun son örneği de İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan BM binasının önünde gerçekleştirildi.

BM binasının önünde gerçekleştirilen eylemde bağımsızlık ve referandum yanlısı sloganlar atılırken, gösterinin en dikkat çekici karesi, İsrail ve sözde Kürdistan'ın bayrağının bir arada aynı gönderde tutulması oldu.” (En son haber)

Barzani'den İsrail'e 200 bin Yahudi sözü: “Kuzey Irak’ta yayınlanan İsrail-Kürt Dergisi, yayınladığı dosyada İsrail ve Barzani ilişkilerine yer vermiş, İsrail’de yaşayan yaklaşık 200 bin Yahudi’nin geri dönmesine yönelik beklentileri yazmıştı.

MOSSAD tarafından finanse edildiği iddia edilen ve Barzani ailesi tarafından da alan açılan İsrail Kürt Dergisi, pek çok yazısında Kürt- İsrail ilişkilerini derinleştirmek için faaliyet yürütüyor.” (Haber 7)

İsrail Bizi Sattı: “Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada tanık olarak yazılı beyanda bulunan eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tümgeneral Cevat Yazgılı, davanın bir numaralı sanığı Akın Öztürk'ün, gözaltında bulunduğu sırada, İsrail bizi sattı” dediğini belirtti.” (İnternet haber)

Yukarıda derlediklerimiz yalnızca geçen hafta medyaya yansıyan haberlerden ibaret. Bu haberlerin tek bir özelliği var o da İsrail’in açıktan Türkiye düşmanlığı yapıyor olması.

Türkiye’nin kırmızıçizgi ilan ettiği hangi konu, tehdit varsa İsrail istisnasız hepsini çiğnemiş durumda. İsrail, Türkiye düşmanlığında tarihte hiç olmadığı kadar cesurca, pervasızca, sorumsuzca ve ayarsızca bir politika izliyor.

Adeta freni patlamış kamyon gibi ya da zücaciye dükkanına girmiş fil gibi!

Türkiye düşmanlığında bu kadar patavatsızca, ilkesizce, cahil cesaretiyle hareket edip bir sarhoş misali kendinden geçtiğine göre demek ki İsrail için bıçak kemiği delip artık iliğe ulaşmış durumda.

Türkiye ile savaşmayı göze almış olmalı İsrail!

Aksi halde yüreğinde besleyip büyüttüğü ama şimdiye kadar kusmadığı Türkiye düşmanlığını bu kadar alenileştirmesi, açıktan ortaya koyması ve kamuoyunun gözleri önünde sahnelemesi olacak şey değil.

İsrail devlet ve hükümet yetkilileri son günlerde Türkiye düşmanlığında olağanüstü bir performans ortaya koyuyorlar. Açıklama üstüne açıklama, hamle üstüne hamle yapıyorlar.

Asıl sorun İsrail’in Türkiye karşıtı söylem, eylem ve politikalardaki cüreti ve gayreti değil elbette.

Sorun İsrail’in ülkemize ve milletimize karşı sergilediği saygısızlıklar ve düşmanlıklar karşısında Türkiye’nin toptan içine düştü aşağılayıcı, ürkütücü ve utanılası sessizliğidir!

Bu ülkenin ve milletin bekasını, bölünmez bütünlüğünü, bağımsızlığını, menfaat ve geleceğini sahiplenmek için tasarlanmış kurum ve kuruluşlarımız var.

Cumhurbaşkanlığı…

TBMM…

Başbakanlık…

Bakanlar Kurulu…

Ana muhalefet…

Muhalefet…

TSK…

Yargı…

Siyasi partiler…

Bürokrasi…

Üniversiteler…

Sivil Toplum Kuruluşları…

Medya…

Yazarlar…

Gazeteciler…

Aydınlar…

Akademisyenler…

80 milyonluk bir nüfus…

Kısacası Türkiye’de var oğlu var…

Var olmasına var ama bu var olanlar İsrail’in Türkiye’yi açıktan hedef alan patavatsızlıklarına, küstahlıklarına ve terbiyesizliklerine karşı üç maymunları oynuyorlar!

Görmedik, duymadık, bilmiyoruz…

Koca bir milletin, toplumun, devletin âli menfaatlerini İsrail’in haince saldırılarına karşı savunacak tek bir kişi, kurum, teşkilat yok mu bu ülkede?

İsrail’in sadece son bir haftada kustuğu Türkiye düşmanlığına karşı milletimizin/devletimizin bekasını ve çıkarını korumak/kollamak için bu ülkede söz söyleyen, laf eden tek bir kişi dahi ortalıkta görünmedi!

Bu kadar varlık içinde hakikatte yokluk yaşıyor olmamız ne acı!

Türkiye’nin 40 yıldır başına musallat edilmiş en büyük bela olan PKK terör örgütüne hiç korkmadan ve utanmadan sahip çıkan İsrail’e gereken tepkiyi koyan tek bir devlet ya da hükümet yetkilisinin varlığından haberdar olanınız var mı?

Bu bayrak, vatan, bağımsızlık ve millet uğruna şehit verdiğimiz on binlerin kanının, canının, geride bıraktıkları yetimlerin değeri/hatırı da mı yok?

Davos kahramanı Cumhurbaşkanı Erdoğan niye kapsamı alanı dışında artık?

Söz konusu İsrail olduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a niçin ulaşılamıyor?

Ne oldu? Ne değişti?

Başbakan olup biteni neden görmezden geliyor?

Bakanlar Kurulu üyeleri İsrail karşısında niye süt içmiş kedi gibiler?

CHP lideri Kılıçdaroğlu, İsrail’in PKK’ya verdiği destek karşısında neden konuşmuyor?

Ya vatan, bayrak, ülke ve millet aşkıyla yanıp tutuşan milliyetçi camiaya ne demeli?

En hassas oldukları konu PKK terör örgütünü İsrail kör parmağın kör gözüne misali sahip çıkıp desteklerken milliyetçi camiadaki bu pişkinlik, duyarsızlık, geri vites de neyin nesidir?

Milliyetçilik, ülke sevdası, vatan sevgisi hususunda MHP ile kavgalı ve yarış içinde olan Meral Akşener’in İsrail’in pervasızlıklarıyla ilgili ne düşündüğünü bilen var mı?

Saadet Partisinin tutumu/hali pür melali ise canımızı en çok sıkan ve acıtan olanı…

Nerede ülke medyası?

Akşam/sabah televizyonlarda 24 saat hemen her konuda en iyisini ben bilirim edasıyla gerdan kıra kıra konuşan aydınlar, akademisyenler, entelektüeller İsrail’e karşı nerede?

Her Allah’ın günü köşelerinden ülkeye, siyasete, topluma, dış dünyaya ahkâm kesip yön vermeye çabalayan tufeyli gazeteci, yazar/çizer takımı niçin ortalarda yok?

Bu ülkede söz konusu İsrail olduğunda niçin meydana çıkıp kükreyecek bir erkek sesten bu ülke, millet ve toplum mahrum kaldı?

Kendilerinden olmayanı Müslüman saymayan kerametleri kendinden menkul tarikatlar, cemaatler, dini vakıf ve yapılanmaların tümü İsrail’le ilgili bir durum mevzu bahis olduğunda niçin saklanacak delik ararlar?

Peki, ya sözde İslamcı medya… Radikal dinci medya…

Köşelerinde, televizyon ekranlarında, konferans salonlarında aslan kesilip İsrail’e kükreyen kimi bilmem ne bela sözde İslamcı yazarlar, gazeteciler ortalarda neden görünmediler?

Refah-Yol iktidarından önce TSK komuta kademesinden Kripto Yahudi Org. Çevik Bir’in İsrail’e gidip anlaştığı silah modernizasyonu anlaşmaları bahanesiyle Erbakan’ı yıpratmak için manşetlerinden “Haydi yırt yırt” diye böğüren İslamcı medyanın geçen hafta İsrail’in sergilediği Türkiye düşmanlığı karşısında uysal kediden hiçbir farkları olmadığı ortaya çıktı.

Erbakan’a, “Haydi yırt yırt” diyerek kara propaganda yapan münafık İslamcı medya şaklabanlarını günümüzde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, “İsrail açıktan PKK terör örgütüne ve Kürdistan’ın kurulmasına sahip çıkarken normalleştirdiğiniz ilişkileri derhal bitirin, Büyükelçimizi geri çağırın, yaptığınız anlaşmaları iptal edin” çağrılarını yapmaktan alıkoyan nedir?

Demek ki gerçekte işbirlikçi münafık İslamcı medyanın İsrail’le hiçbir alıp veremediği yokmuş!

Dert yalnızca Erbakan’ı hedef alan karalama kampanyası düzenleyip itibarsızlaştırmakmış!

“Davos kahramanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail devlet yetkililerinin Türkiye’yi hedef alan küstahlıklarına karşı neden konuşmuyor?” sorusunu soran tek bir Allah’ın kulu medya mensubu dahi ülkemizde yok!

80 milyonluk ülkede mevzu İsrail olduğunda din, inanç, ideoloji, mezhep, parti ayırımı yapmaksızın her bir ferdin adeta komutan karşısında esas duruşa geçen asker gibi içtima pozisyonunu almış olması ne ibretlik bir durumdur!

İsrail’in ülkemizin, milletimizin varlığını tehdit eden şımarıklıklarına, edepsizliklerine, küstahlıklarına karşı bu aziz milletin ve devletin hakkını/hukukunu savunacak hiç kimse yok!

Neden?

Çünkü bu millet Yahudi’yi tanımıyor!

Bu millet, Yahudi’nin tezgâhının nasıl işlediğini bilmiyor!

90 yıldır milletimizin paradigmasını yerli Yahudi medyası şekillendiriyor!

Milletimiz Yahudi’nin tezgâhını bilmeyince de Yahudi’nin parlatıp büyüttüğü liderlerin peşinden cehenneme sürükleniyor!

Bu millet zannediyor ki Yahudi dediğin başında daima kipa ile dolaşan saçları örgülü kişidir!

Oysa tarihteki en büyük Yahudiler Kriptolar içinden çıkmıştır!

Yahudi’nin Müslüman Türk kimliğine bürünüp bu milletin vücudunun bir parçasıymış gibi davranarak perde gerisinde her türlü ihanete, kalleşliğe, düşmanlığa yelteneceği fikrini komplo teorisi olarak algılıyor bu millet!

Sakın yanlış anlaşılmasın.

Derdimiz ve amacımız ümitsizlik pompalamak, felaket senaryosu çizmek, ahu figan etmek değil.

Milletimizin, devlet ile hükümet yetkililerimizin, sözde devleti temsil ettiğini zannederek koruma eskortlarının eşliğinde milyonluk makam araçlarıyla, dolaşıp ortalıkta caka atan ne idüğü belirsiz kadroların kifayetsizliklerine, niteliksizliklerine, şuursuzluklarına parmak basmak.

Yani yaramıza tuz basmak isteriz!

Kuyruklu yalanlarla bir asırdır şu milletin beynini doldurup robotlaştırdılar. Aklını kullanmak yok, doğru bilgiye ulaşmak yok, yalanla gerçeği, efsane ile tarihi, safsata ile realiteyi ayırmak yok. Sapla samanı, palavra hikâyelerle yaşanmışlıkları karıştırmak ise alabildiğine. Bir nesil kayboldu bari yenilerini kaybetmeyelim ve tez elden gerçeklerle yüzleşelim. Yoksa gidiş daha betere doğrudur.

Yukarıdaki tabloya baktığımızda, “Ey Erbakan! Sen ne büyüksün” diyesi geliyor insanının.

Erbakan’ı İslam ümmetinin ve tüm insanlığın en korkunç düşmanı Deccalın düzeni Dünya Siyonizm’ine ve İsrail’e karşı her zaman büyük bir dirayetle karşı koyup onurlu, haysiyetli, vakarlı bir duruş sergilediği için tam olarak da bu yüzden çok özlüyor ve hasretle, minnetle, şükranla yâd ediyoruz.

Erbakan’ı zahiri ve Bâtıni yönleriyle tanımayı, bilmeyi, kavramayı ve idrak etmeyi nasip ettiği için Allah’a sonsuz hamd ediyoruz.

Hakkı anlatmanın güçlüğü: İnsan kimsenin kabul etmediği gerçeği zor kabul eder. Herkesin kabul ettiği yanlışı ise kolay benimser.

95 yıldır cebren ile dayatılan Kemalist ideoloji mankurt bir nesil yetiştirdi. Akletmez, düşünmez, araştırmaz ve ezberci!

Sayı: 982

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mesud Akgül - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Elazığ Belediye Başkanı kim olmalı?
Tüm anketler