MİLLÎ GAZETE SABETAYİST HAHAM ELİNDE KOÇ'UN REKLAMLARIYLA COŞUYOR

Editör'ün yazısı...

MİLLÎ GAZETE SABETAYİST HAHAM ELİNDE KOÇ’UN REKLAMLARIYLA COŞUYOR

Millî Gazete bugünkü 18 Mayıs 2013 tarihli sayısında, Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye yaptığı ülke adına başarılı resmi ziyareti tam bir Çıfıt ağzıyla aşağılayıp pespaye bir dille karalayan “10 BİN BAKIMI” manşetini büyük bir hınçla ve coşkuyla atmış…

Siyonist sermayenin desteği, Koç’un reklamları sayesinde sesi gür çıkan Sabetayist Haham yönetimindeki Millî Gazete; Millî Görüş söylemini paravan yaparak konjonktürel olarak İsrail politikalarını korumaya yönelik dolaylı destek atışı sağlamaktadır.

Bugünleri önceden görmüş olmalı ki Erbakan “İsrail karşıtlığı türküsünü çala çala İsrail’e hizmet edebilirler” diye Millî Görüşçüleri uyarmıştı. Bir oldubitti ile Oğuzhan Asiltürk’ün YİK Başkanlığını üstlenerek politbüro yöntemleriyle yönettiği Saadet Partisi, Sabetayist Hahama teslim edilen Millî Gazete şimdi tam olarak bunu yapmaktadır.

ABD’deki Siyonist medya ve Yahudi lobi kuruluşları ile aynı paralelde Başbakan Erdoğan’ın ABD Gezisini itibarsızlaştırmaya çalışan Millî Gazete Suriye konusunda Birleşmiş Milletlerin, NATO’nun, Avrupa Birliği’nin örtülü; Rusya, Çin ve İran’ın da alenen desteklediği politikalara sahip çıkmaktadır.

Katil Beşşar Esat ve zalim yönetimine karşı çıkmada yalnız kalan Türkiye’ye yönelik nerede bir gelişme ve oluşum olsa destek ve katkı sağlamak adına elinden geleni ardına koymayan Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk Şiilerin düzenlediği İyi Niyet Grubu toplantısı için gittiği İran’dan Lübnan’a geçmiş…

Millî Gazete’nin haberine göre Oğuzhan Asiltürk toplantıda bir konuşma yaparak “Adil bir dünyanın tek reçetesi İslam’dır” demiş. Türkiye liderliğinde İslam Birliği kurulmasına mani olmak amacıyla İran liderliğinde oluşturulmak istenen Irak-Lübnan-Suriye şeytan üçgeninde Saadet Partisi adına yer almaya çalışan Oğuzhan Asiltürk Millî Görüş jargonu ile Siyonizm’e hizmet etmektedir.

ABD ile müttefikleri Irak işgalinde başarısız kalıp Büyük Ortadoğu Projesini gerçekleştirme imkânı bulamayınca; Sünnileri dışlayan bir Şii yönetim kurarak İran’ın adamı Nuri Maliki’ye ülkeyi teslim ettiler. Bölgeden çekilirlerken ortaya çıkan boşluğu Türkiye’nin doldurmasından endişe ettikleri için Irak’ı İran’a peşkeş çektiler. Peki, Oğuzhan Asiltürk bunu bilmiyor olabilir mi?

Afganistan’daki, Pakistan’daki, Körfez ülkelerindeki Şii unsurları örgütleyen ve Lübnan’daki Hizbullah Örgütünü, Suriye’de Nusayri azınlığa dayalı Baas rejimini destekleyen Siyonizm’in bir Şii Kuşak oluşturarak Türkiye liderliğinde İslam Birliği kurulmasına engel olmak istediğini artık Mısır’daki sağır sultan bile biliyor ama ne gariptir ki Oğuzhan Asiltürk bilmiyor!

10 yıllık AKP iktidarında tedricen Millî Görüş’ü devlet politikası haline getiren Türkiye ise bir yandan hiçbir bahane bırakmayarak Avrupa Birliği üyeliğinin asla mümkün olmadığını gözler önüne sererken; diğer yandan da Siyonizm’in Medeniyetler Çatışması tezini boşa çıkartan Medeniyetler İttifakı projesini hayata geçirmek üzere harekete geçti.

Başbakan Erdoğan Medeniyetler İttifakı toplantılarında ve birçok uluslararası platformda Birleşmiş Milletler teşkilatının yapısına ağır eleştiriler yönelterek mevcut dünya düzeninin bozuk olduğunu, dünyada barış ve huzur sağlayamadığını, Bosna’daki gibi Suriye’de de yaşanan vahşete seyirci kaldığını sıkça dile getirmektedir. Devam eden ABD ziyareti sırasında yaptığı konuşmalarda da bu eleştirilerini sürdürdü.

Açıkça görülüyor ki Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk’e inat, Başbakan Erdoğan Erbakan’ın dile getirdiği hususlara ve Millî Görüş’ün amaçlarına daha uygun bir söylemi dile getirmektedir.

Erbakan Yalta Konferansında kurulan Birleşmiş Milletler Dünya Siyonizm’inin eseridir; ikinci bir Yalta Konferansı tertiplenerek Yeni Bir Dünya kurulmalıdır diyordu. Başbakan Erdoğan’ın Birleşmiş Milletlere yönelik eleştirileri ile Erbakan’ın eleştirileri örtüşmektedir.

ABD ile müttefiklerinin verdikleri ağır kayıplar ve yaptıkları astronomik harcamaların sonucu yol açtıkları küresel ekonomik kriz nedeniyle bir daha geri dönüş umudu olmadan Irak’ı terk edip Afganistan’dan çekilmeye başlamaları üzerine Türkiye bölge lideri bir küresel güç oldu.

Bu gerçekliği göremeyenler Başbakan Erdoğan’ın bağımsız ve özgür Türkiye profili çizerek yaptığı konuşmaları muvazaa şeklinde algılıyorlar.

Bu süreçte rafa kaldırılan BOP yerine Arap Baharı rüzgârları esmeye başladı. Kuzey Afrika ülkelerinden başlayarak bütün Ortadoğu’yu etkisi altına alan Arap Baharı Siyonist işbirlikçisi baskıcı dikta rejimlerinin birer birer devrilip İslami yanı ağır basan yeni iktidarların işbaşına gelmesi ile sonuçlandı. Yeni yönetimlerin önemli bir özelliği ise Türkiye’ye yakın durmaları ve toplumsal desteğe sahip olmalarıdır.

Arap Baharının gelinen son ayağı Suriye ise İsrail açısından bıçağın kemiğe dayandığı yer niteliğindedir. İsrail işbirlikçisi Baba-Oğul Esat yönetimindeki Suriye’nin Bas Rejimi 40 yıldır soğuk savaş yöntemleriyle ülkeyi Yahudi Devleti için sorunsuz şekilde yönetiyordu.

Suriye’yi MOSSAD kontrolündeki istihbarat örgütü Muhaberat ile yöneten Baba-Oğul Esat yönetimi İsrail için en güvenilir bir derin müttefik konumundaydı. Suriye’deki muhalif güçler karşısında oğul Beşşar Esat yönetiminin ayakta kalamayacağının anlaşılması İsrail’i büyük bir güvenlik zaafı ile yüz yüze getirmiş bulunuyor.

İsrail işbirlikçisi Beşşar Esat yönetimi yerine Türkiye desteğindeki muhalif güçlerin Suriye’de iktidar olması halinde bölgedeki bütün dengelerin Siyonizm aleyhine döneceği ve Şii Kuşak projesinin çökeceği açıktır.

Bu büyük tehlike ve tehdit karşısında dizlerinin bağı çözülen İsrail Türkiye ile uzlaşıp PKK’yı tasfiye etmeye, Mavi Marmara baskınından ötürü özür dileyip tüm şartlarını kabul etmeye mecbur kaldı.

Ancak buna karşı beklediği karşılığı pek göremeyen İsrail, Reyhanlı eylemiyle Türkiye’ye bir gözdağı vermek istedi. Böyle bir süreçte Başbakan Erdoğan’ın gerçekleştirdiği ABD ziyareti ise büyük bir şatafat içinde geçiyor.

Başbakan Erdoğan’ın Türkiye adına gerçekleştirdiği bu şatafatlı ziyaretten Millî Gazete’nin neden -memnun olmak yerine- dürbünün tersiyle bakıp küçümsemeye, hatta aşağılamaya çalıştığının önemli bir nedeni olmalıdır.

Bu neden ABD Yahudi Cemaati temsilcisi olduğunu söyleyen Musa Saffet Bayramâşık adlı Yahudi Dönmenin Millî Nizam Partisi’nden itibaren Millî Görüş partilerine yerleştirdiği Ermeni Dönmesi Oğuzhan Asiltürk’ün Sabetayist Hahama Millî Gazete’yi teslim etmiş olmasıdır.

Siyonist sermaye, Koç’un reklamları ile yayınını sürdüren Sabetayist Haham yönetimindeki Millî Gazete’nin ABD’deki Siyonist yayın organlarına paralel şekilde Başbakan Erdoğan’ın ABD gezisini itibarsızlaştırıp gözden düşürme gayreti içine girmesi ve Millî Görüş söylemini bu amaçla kullanması elbette ki İsrail politikalarına hizmet amaçlıdır.

Bu, Siyonizm ile mücadelenin nasıl çetrefilli, karmaşık, sofistike bir iş olduğunu ve oldukça ince bir zekâ, üstün siyasi akıl, derin şuur gerektirdiğini gözler önüne seren bir durumdur.

Ancak mümin ferasetine ve basiretine, cihad azmine ve dirayetine sahip olan Millî Görüşçü erler bu davanın bayrağını zafer burcuna dikebilirler.

Erbakan’ın Millî Görüş’ün şiarı haline getirdiği İstanbul’un fethinin sembolü Ulubatlı Hasan gibi gençler lazım dava bayrağını burçlara dikmek için. Çünkü Erbakan Millî görüş davasını Ulubatlı Hasan gibi inançlı, şuurlu, yürekli, gözü kara gençlere emanet etti.

İstanbul’un Fethinin 560. Yıldönümü kutlamalarına hazırlanan Millî Görüşçüler, Erbakan’ın kendilerine emaneti çocuklarına sahip çıkamazlarsa, siyasi mirası Saadet Partisi’ne nasıl sahip çıkacaklar?

Millî Görüş gençliği Ulubatlı Hasan cesareti gösteremezse, İstanbul’un Fethi kutlamalarında ancak oynanan eğreti tiyatronun figüranı olabilir.

Erbakan’ın dikkat çektiği “Yahudi karşıtlığı türküsü çağıra çağıra Yahudi’ye hizmet etme” konseptini özellikle Millî Görüş gençliğinin asla göz ardı etmemesini diliyoruz.

>>>O<<<

18 May 2013 - 19:06 - Gündem



göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

06

Ali Ersoy - sabetsyist haham olmasaydi ergenekonculara sahip cikmazdi veya farkli bir usluple anlatirdi....

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 18 Mayıs 19:06
05

alioğlu - El-Aziz'in ısrarla sabataist haham dediği şahısın yazılarına bakılırsa muazzam din gayreti, takva, sünnet vs görülüyor. Hatta bu yazıları emr-i ma'ruf niyetiyle birbirimize iletip örnek gösteriyoruz. Hiç olmazsa Kaşar Nuri veya Kara Zekeriya gibi açık verse yapacağımızı biliriz. Hal böyleyken, bu şahıs tarafından işletiliyorsak, ne diyeyim, pes.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 18 Mayıs 19:06
04

İbrahim Ars - sabetayist hahamın ismi ve soyismi nedir ?

milli gazetenin hahama ait olduğuna dair delil var mı ?

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 18 Mayıs 19:06
03

hasan çelik - sayın editörüm benim ömrüm size şüphe ile bakmakla geçmiyor sadece okuduklarımı aktarabilmek için iyice anlamaya çalışıyorum anlayabilme yeteneğimi siz istediğiniz gibi sıfatlandırabilirsiniz o sizin bileceğiniz bir şey sizin yazınızı okuyupta arkadaşlarıma aktarırken desemki milli gazeteyi sabetayist bir haham yönetiyor bu olmaz bunu destekliyecek bazı bilgilere ihtiyaç vardır ne demek istiyorum mesela sizden okuyupta arkadaşlarıma milli derin devlet gerçeğini anlattığımda ilk başlarda çok tepki veriyorlardı ama şimdi aktardığım bilgiler arttıkça ciddi ciddi dinlemeye başladılar şimdi benimde yapmak istediğim birşeyleri aktarırken kendiminde tam kanaat getirmem gerekir siz buna birşey yapmamak için bahane üretiyor diyebilirsiniz siz en azından benden sizin gibi düşünmemi beklemeyin sizin kadar bilgiye sahip değilimki hayırlı günler

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 18 Mayıs 19:06
02

EDİTÖR - Hasan Bey, ben de sadece haftada bir gün gazetede bulunuyorum. O da gazete ile ilgili değil. Bugünkü teknoloji ile her türlü-çeşitli yol var. Kaldı ki Sabetayist Hahamın Millî Gazete'ye uğramadığını nerden biliyorsun. Sen o yalancı Hahama o kadar inanıyorsun da bize gelince niye bu kadar işkilli davranıyorsun. Senin ömrün bize şüphe ile bakmakla mı geçecek? Bir şey yapmamak için bu şüpheler sana bahane mi oluyor yoksa? Sen Millî Gazete'nin ve Saadet Partisi'nin şu haline bir baksana Allah aşkına... Bu kadar sorumsuzluk, rahatlık, vurdumduymazlık bir Millî Görüşçüye yakışıyor mu?

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 18 Mayıs 19:06
01

hasan çelik - bahsettiğiniz sabetayist hahamın eskiden gazetenin merkezine hemen hemen hiç uğramadığını günlük yazılarını fax ile ilettiğini duyuyorduk şimdi bir değişiklikmi oldu bu şekliyle haham bunu pratikte nasıl gerçekleştiriyor

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 18 Mayıs 19:06


Anket Elazığ Belediye Başkanı kim olmalı?
Tüm anketler