MİLLİ GÖRÜŞ 40. YILINI 28 ŞUBAT’TA KUTLADI…

Milli Görüş'ün 40. Yıl kutlaması dün İstanbul Abdi İpekçi Kapalı Spor Salonunda yapıldı. Programda Milli Görüş Lideri Erbakan tarihi bir konuşma yaptı. İşte El-Aziz farkıyla o konuşmanın tam metni:

MİLLİ GÖRÜŞ 40. YILINI 28 ŞUBAT’TA KUTLADI…
MİLLİ GÖRÜŞ 40. YILINI 28 ŞUBAT’TA KUTLADI…
Haber albümü için resme tıklayın

Akşam 7:30’da mehteran konseriyle başlayan programda konserler verildi, sinevizyon gösterimi yapıldı. TV-5’ten naklen yayınlanan programda ilk konuşmacı olarak kürsüye Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu geldi. Milli Görüş, insanlığın tarih boyunca devam eden adalet arayışının bu coğrafyadaki adıdır, dedi, Milli Görüş bir medeniyetin adıdır. Milli Görüş bu coğrafyadan başlayarak bütün insanlığın özgürlüğü için mücadele eder ve bağımsız bir harekettir, sözleriyle Milli Görüş’ü anlattı.

Ardından kürsüye Saadet Partisi Genel Başkanı sunumuyla Numan Kurtulmuş geldi, Saadet Partisi ve diğer partiler arasındaki farkı anlattı. Ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Programda Milli Görüş Lideri Erbakan'a Saadet Gençliği tarafından bir de bayrak hediye edildi... Konuşma sırası 54. Hükümetin Efsane Başbakanı, Milli Görüş Lideri sunumuyla Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a geldiğinde salon ayağa kalktı, dakikalarca süren alkış ve slogan fırtınası başladı. Hoca’ya sadakat şerefimizdir sloganlarıyla inleyen salonda Milli Görüş Lideri Erbakan yaklaşık bir saatlik muhteşem bir konuşma yaptı. Saadet Gençiliğini uzun süre methiyelerle anlatan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın o muhteşem konuşmasının tam metnini El-Aziz farkıyla ilk olarak biz sunuyoruz: Video olarak izlemek için...

Esselamu Aleyküm…

Hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum, sevgiyle kucaklayıp bağrıma basıyorum.

Bugün 28 Şubat 2009…

Dünyanın başşehri İstanbul’umuzdayız…

Eba Eyyüb-El Ensari Hazretlerinin dizinin dibindeyiz.

İstanbul’umuzun bu en büyük kapalı spor salonunu bir insan seli halinde doldurmuşsunuz…

Saadet Partimizin İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanlığının tertip etmiş olduğu Milli Görüş 40. Yıl Gençlik Gecesini bu muazzam coşku ve heyecanla yaşıyor ve kutluyorsunuz.

Sözlerime başlarken önce Cenabı Allah’a sonsuz şükürler ediyorum. Bu sayısız nimetleri bize verdi, bu bahtiyarlığı bize lütfetti. Çünkü İstanbul’umuzdayız, dünyanın başşehrindeyiz, bir kere daha söylüyorum Eba Eyyüb El-Ensari Hazretlerinin dizinin dibindeyiz.

Ve siz Aziz milletimizin asrını, ruh kökünü, tarihini, inancını, öz benliğini temsil eden hakiki kardeşlerimle beraber bu İstanbul’un en büyük salonunda Milli Görüş’ün 40. Yılını kutluyoruz. Bu nimetlerin her biri Cenab-I Hakk’ın müstesna nimetleridir, bunların şükründen aciziz, hamd ederiz, şükrederiz, Elhamdulillah…

Bu kulluk vazifemizi yaptıktan sonra elbette diğer bir vazifemiz, bu muhteşem toplantının yapılmasına karar veren bu toplantının bu kadar muhteşem yapılması için her türlü gayreti göstermiş olan Milli Selamet Partimizin, İstanbul İl Gençlik Teşkilatını ve bütün mensuplarını huzurlarınızda tebrik ediyorum, gözlerinden öpüyorum, bağrıma basıyorum. Aynı şekilde Milli Görüş’ün 40. Yılını çeşitli etkinliklerle kutlamak üzere bu toplantının yapılmasına karar veren Saadet Partisi teşkilatını başta genel başkanı olmak üzere tebrik ediyorum ve bu şuurdan dolayı takdirlerimi sunuyorum.

Konuya girerken Cenab-ı Allah’ın bu toplantımızın bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını ve büyük ecirlere vesile olmasını, en büyük zaferlere vesile olmasını nasip buyurmasını diliyorum. Uzun zamandan beri hep yandım tutuştum. Milli Görüşümüzün temsilcisi Saadet Partimizin motoru olan gençliğimizi kucaklasam, şunları gözümle bir görsem diye yanıp tutuştum. Allah’a şükürler olsun bugün bu akşam Cenab-ı Allah’ın lütfüyle işte buradasınız, işte karşımdasınız, işte varsınız, işte milletin kendisisiniz, hepinizi muhabbetle kucaklıyorum, bağrıma basıyorum, Allah hepinizden razı olsun.

Milletimizin gerçek temsilcisi inancının, aslının temsilcisi olan ve onu ifade eden, onu temsil eden gençlerimiz olarak sizleri muhabbetle kucaklamak üzere karşımda bulduğum bu kutlu akşamda sizi nasıl selamlayacağım, 4 konu hakkında kısaca maruzatta bulunarak bu kucaklamayı bu selamlamayı yapmak istiyorum. Hazır bu fırsatı bulmuşken bir kere daha Milli Görüş nedir, Milli Görüş’ün 40. Yılı, tarihi ve şahlanışları, Milli Görüş’ün bütün hizmetleri ve Saadet Partisi Gençlik Teşkilatının büyük manası… İşte bu konular üzerinde kısa açıklamalarda bulunmak istiyorum. Çünkü her gün yüzlerce insan ziyarete geliyor. Hiç ummadığımız insanlar Hocam bizi affet biz kurtuluşun Milli Görüş’te olduğunu ancak yeni kavradık. Bu Milli Görüşü herkese anlatmak istiyoruz. Bize Milli Görüş’ü tanıtın ve Milli Görüş’e ait mümkünse kitaplar verin… Şimdi bütün milletimiz Milli Görüş’e sarılmak, onun tek kurtuluş ilacı olduğunu yakinen bilmek istiyor.

O sebepten dolayı bu kutlama akşamını vesile bilerek birkaç kelime olarak bu hususlarda açıklamalarda bulunmayı yarar görüyorum. Milli Görüş’ün ne olduğunu bilmek için tarihi gerçeklerden haberdar olmamız lazım. Ve yaratılışın temel esaslarını bilmemiz lazım. Rabbimiz kemal sıfatıyla muttasıftır. Onun kemal sıfatının yüceliği dolayısıyla böyle muhteşem, muazzam bir kâinatı yoktan halk etmesi gerekiyordu. O Yüce olduğu için bu kâinat yaratıldı. O kemal sahibi olduğu için bu kâinatın en mükemmel olması bakımından bunun içerisinde insan denen mükemmel mahlûkun da yaratılması gerekiyordu. Onun için yaratıldık, lütfetti bizi insan olarak yarattı. İnsan dediğimiz bu mahluk bütün canlı mahlukların hepsinin en efdalidir. Nebatlardan, hayvanlardan üstündür, çünkü insana çok mühim meziyetler verilmiştir. İnsan eşrefi mahlûkattır meleklerden de üstündür. Çünkü melekler Cenabı Hakk’ın emirlerini yerine getirirler, insanlara ise irade-i cüziye verilmiştir. İnsan hayırla şerri ayırdıktan sonra serbest bırakılmıştır. Kendi iradesiyle isterse hayra çalışır isterse şerre çalışır. Hayra çalıştığı zaman bunun mükâfatını hak eder. Bütün dünya ordularında mareşallik rütbesi, meydan muharebesi kazanana verilir. Şerefiyle o rütbeyi alabilmek için düşmanınız olacak, cihad edeceksiniz ve zafer kazanacaksınız. Ondan sonra o rütbeyi ancak şerefle alıp takabilirsiniz. İnsanı şereflendirmek için Cenab-ı Hak insana irade-i cüziye vermiş o kendi iradesiyle hayrı seçiyor. Hayra hizmet ediyor dolayısıyla Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanıyor ve şerefiyle mükâfata nail oluyor. Böyle mükemmel bir mahlûk olarak yaratılmışız Rabbimizin kemal sıfatından dolayı.

Hak nedir?

İşte bu saydığım sebeplerden dolayıdır ki yeryüzünde hak var, batıl var. Âdem Aleyhisselam’dan beri hep hak olmuştur, batıl olmuştur. Hak her şart altında doğru olan şey demektir. Türkçemizde tam karşılığı yok. Hakkın karşılığında biz daha çok doğru kelimesini kullanıyoruz. Dışarıda yağmur yağıyor. Yağmura şemsiye ile çıkmam doğru mu yanlış mı? Doğru çünkü yağmur yağıyor. Ama yağmıyorsa yanlış... Şemsiyeyle dışarı çıkmam doğru mu sualini sorarsam şarta bağlı. Doğru da olabilir yanlış da olabilir. Ama hak dediğin zaman her şart altında doğru olan şey anlaşılır. Ne gibi? İki kere iki dört eder... Yağmur da yağsa dört eder, güneş de açsa dört eder. Batıl da bunun tersinedir her şart altında yanlıştır. İki kere iki üç eder derseniz güneş de açsa yanlıştır, yağmur da yağsa yanlıştır.

Saadet ancak Hakkın Hâkim olması ile mümkündür. Bu sebepten dolayı biz iyi insan olmak için yeryüzünde Saadet’in hâkim olması hususunda kulluk görevimizi ifa etmekle mükellefiz. Bu sebepten dolayıdır ki Cenab-ı Allah bu kâinatı bu kadar mükemmel yaratmış, hak ve batıl bunun için var.

Batıl bir merkezden yönetilmektedir. O merkez 350 seneden beri Siyonizm’dir. Irkçı emperyalizmdir. 2. Viyana Savaşından sonra maddi güç ırkçı emperyalizmin eline geçmiştir. Irkçı emperyalizm böylece bütün dünyayı kan gölü haline çevirmektedir. Batıl yüzünden insanlar zulüm görüyor. Bundan dolayıdır ki bu batılın yerine hakkın hâkim olması lazım. Hakkın hâkim olması ancak Milli Görüş ile mümkündür.

Milli Görüş nedir?

Size Milli Görüş’ün ne olduğunu anlatmak için bu kısa açıklamayı yapmaya mecbur hissediyorum kendimi. Milli Görüş nedir? Saadet’in tek çaresidir. Hakkın temsilcisidir. Yeryüzünde hakkın hâkim olması için çalışan tek zihniyettir. Siyonizm 5767 yıl evvel Firavunlar zamanında Mısır’da yaşayan Beni İsrail kavmi içinde Kabala adlı bir zatın yazmış olduğu kitaptaki yazılı olan inanca bağlı olan insanların meydana getirdiği bir düşünce, bir inanış tarzıdır. Bu inanış tarzının dört tane temel esası var. Biz Cenab-ı Hakkın esas kullarıyız, efendiyiz, diğer ırkların insanları bize köle olsun diye yaratılmıştır. Böyle inanıyor… Bu nazariyatta kalmayacak gerçekleşecek. Gerçekleşmesi için 3 vazife ifa etmemiz lazım. Sürgündeki Beni İsrail’i Filistin’de toplamalıyız. Büyük İsrail’i kurmalıyız. Onun emniyetini sağlamalıyız. Ve Mescid-i Aksa’nın yerine Süleyman Mabedini yeniden yapmalıyız. Bu üç vazifeyi ifa ettiğimiz zaman bizim kurtarıcımız Mesih’imiz, İsa Aleyhisselam değil, Siyonizmin Mesih’i gökyüzünden inecek Davut Aleyhisselam’ın tahtına Yahudi Karlı olarak oturacak ve böylece dünya hâkimiyetini perçinleyecek yaratılış gayesine erişecek…

Böyle bir inanış var, ırkçı bir inanış. Annesi Yahudi olmayan Yahudi olamıyor. Bundan dolayı da bütün nüfusları dünya nüfusunun binde yarımını aşmıyor. Bugün 6 milyar insan var 30 milyon Beni İsrail var. Bunlara deseniz ki yahu siz diyorsunuz ki dünyaya hâkim olacağız, sizin bütün dünyadaki vilayetlere, kazalara kaymakam yapsak nüfusunuz yetmiyor, siz nasıl dünyaya hâkim olacaksınız yahu… Böyle dediğimiz zaman diyorlar ki siz uyuyorsunuz yahu, uyuyorsunuz… Biz dünyaya hâkimiz zaten haberiniz yok. Neden çünkü biz faizci kapitalist nizam vasıtasıyla para gücüne sahibiz. Çünkü biz bir doların üzerindeki zafere ulaşıldı, mühründe söylendiği, gösterildiği gibi o piramitteki insan organizasyonunu kurmuşuz, işbirlikçileri Siyonizm için çalıştırıyoruz. Bir elimizde para gücü, bir elimizde insan gücü... Böylece dünyaya hâkimiz siz ne konuşuyorsunuz, diyorlar.

350 seneden beri bu söyledikleri gerçektir. Hakikaten para ellerindedir. İnsan gücü ellerindedir. İşte insanlık böyle bir huzursuzluk kaynağı ile karşı karşıya bulunuyor. Yaşadığımız Irak Savaşı, Filistin Savaşı, diğer Afganistan savaşları… Bütün bunlar bu inanış yüzünden yapılıyor. Böyle bir yanlış inanış yeryüzünü kana buluyor ve bütün insanlar bundan dolayı gözyaşı çekiyorlar.

Bunun temelinde yatan sebep şudur. Bunların inanışlarında hak anlayışlarının yanlışlığı yatıyor. Firavunların Hak anlayışlarındaki gibi bir hak anlayışına sahip bu insanlar. Bunlara göre kuvvet hak sebebidir. Kuvvetim var o halde istediğimi yaparım diyor. Yanlış terbiye edilmiş. Böyle yetişmiş. Böyle düşünüyor. Bundan başka çokluk hak sebebidir diyor. Ben Beni İsrail’denim benim imtiyazım var diyor. Tıpkı Amerika’daki beyazların ben beyazım sen siyahsın ben arabaya bineceğim sen iteceksin dediği gibi. Ben efendi olacağım sen kölem olacaksın, çünkü ben imtiyaz sahibiyim, diyor. Benim efendi olmak hakkım var sen de köle olmak mecburiyetindesin diyor. Bundan başka benim menfaatim olan şeyde hakkım vardır diyor. Mesela Bush Irak petrollerinde bizim menfaatimiz var öyleyse gelir işgal ederim diyor. Böyle bir zihniyetle yetişmiş. Ee, bizim de Teksas petrollerinde menfaatimiz var biz de Teksas’ı işgal ederiz dersek yeryüzünde nasıl huzur ve barış olacak? Bu yanlış zihniyetten dolayı tabirimi mazur görürseniz terbiye edilmemiş aygır gibi her gün bir yeri tekmeliyorlar, savaş, savaş, savaş…

Hak hâkim kılınmıştı…

6 milyar insan bu hastalığın acısını çekiyoruz. Bundan dolayıdır ki insanlık bu hususu ne yapıp yapıp çözmeli bu insanları eğitmeli, düzeltmelidirler. 2 Viyana Savaşına kadar dünyada bizim ecdadımız hâkimdi. Hakkı hâkim kılmıştı, insanlar saadet içerisinde yaşıyorlardı. 1683, 2. Viyana Muhasarasında hedefe ulaşılmayınca bunlar maddi gücü ele geçirdiler ve dünyayı 350 seneden beri insan gücü ve para gücü ile kan gölüne çevirdiler. Bu çevirmenin sebebini de tekrar ifade ediyorum. Bunların inanışlarında, düşüncelerinde yanlış bir esasın yatması dayanmaktadır.

Şimdi bunlar Kabalanın kendilerine vermiş olduğu istikamette, bütün dünyaya hâkim olmak için bütün Beni İsrail’i Filistin’de toplamak, Büyük İsrail’i kurmak, onun emniyetini sağlamak için gece gündüz çalışmaktadır. Bu çalışmaları esnasında para gücünü eline geçirmiş, bir doların üzerinde piramitte gösterilmiş olan o üç katlı insan organizasyonuyla işbirlikçileri eline geçirmiş ve bir timsah meydana gelmiş. Siyonizm bugün bir timsah gibi bütün insanlığı tehdit ediyor. Bu timsahın üst çenesi daha mazarratlı olduğu için Amerika’dır, alt çenesi Avrupa Birliği’dir, kuyruğu İsrail’dir. Gövdesi ise maalesef bir kısım Müslüman ülkeler dâhil, bu ülkelerdeki yönetimler dâhil işbirlikçilerdir. Bu sebepten dolayıdır ki bu gerçekleri bilmeden meseleyi kavramak mümkün değildir.

İşbirlikçi misin? Milli Görüşçü müsün?

1990 yılına gelindiği zaman Sovyetler çöktü, komünizm iflas etti, Amerika tek kuvvet oldu, Siyonizm artık bu sefer Büyük İsrail’i kuracağım dedi ve bildiğimiz 1990’dan sonraki 20. Haçlı Seferini başlattı. Adım adım hedefine doğru yürüyor. Şu anda bu savaşın içerisindeyiz ve bütün Müslüman ülkelerde katliamlar vahşetler bunun için cereyan ediyor. Bu gerçekler bilinmezse meseleyi anlamak mümkün değildir. Ben bütün bunlarla size ne anlatmak istiyorum biliyor musunuz? 1990’daki büyük değişiklik 1990’dan önce Sovyetler vardı insanlar ikiye ayrılırdı, sağcı mısın, solcu musun derlerdi. Sovyetler çökünce solculuğun manası kalmadı. Sağcılık-solculuk ayrımının kıymeti kalmadı. Onun yerine ne geldi? Sen Büyük İsrail’in kurulması için Beni İsrail’e, menfaatinden dolayı yardım eden bir işbirlikçi misin; yoksa bütün insanların saadeti için adil bir düzen kurulup herkesin hakkını alması için bir saadet dünyasının kurulması için çalışan bir Milli Görüşçü müsün? Şimdi Beni ziyarete gelen misafirlerimin büyük kısmına ben bunları açıklamıyorum. Bu şahıslara olan sevgimden ve şu anda açıklamaya gerek duymadım için. Ee, Hocam Milli Görüş buysa elbette biz de Milli Görüşçüyüz. Ben de kendisine diyorum ki, bu memleketin evladı olup da Milli Görüşçü olmamak zaten mümkün değil. Çünkü bu millet 1000 yıl hakka hizmet etmiş ve Milli Görüş iliklerine işlemiştir. Ey Gafil! Ey kendisine Milli Görüşçü değilim diyen insan! Sende aslında Milli Görüşçü’sün. Kömürün külünü üflersen alttan ateşi çıkar. Senin de külünü üflediğimiz zaman başlarsın, dedem hacıydı, ninem öğretmendi, annem hafızdı demeğe... Çünkü bu millet 1000 yıl Hak yolunda çalışmış, milletin hücrelerine işlemiş.

Milli Görüşçüler ve sırasını bekleyenler…

Bu milletin 2 türlü evladı vardır. Bunlardan bir kısmı Milli Görüşçü olduğunu itiraf edenler. Öbürküler kimdir? Sırasını bekleyenler. İster istemez Milli Görüşçü olacaksın. Eğer hayattayken olmazsan ölünce olursun haberin olsun. Muhterem kardeşlerim işte Siyonizm Dünya hâkimiyeti için çalışıyor. Bu hırstan dolayı insanlığın huzursuzluğunun sebebidir. Üç tane planı bilmemiz lazım. Siyonizm’in hedefi Hakkı temsil eden zihniyeti ortadan kaldırmak, Milli Görüşü ortadan kaldırmak, Peygamberlerin gösterdiği yolu ortadan kaldırmaktır. Bundan dolayıdır ki bunları şimdiye kadar ortadan kaldırmanın planlarını yapmışlardır. Theodor Herzl Dünya hâkimiyetinin kurulması için Osmanlı’nın yıkılması lazım bunun planını yapmış. Emanuel Karasso bu planı uygulamış. Ve Haim Nahum da bunun Türkiye’de nasıl tatbik edileceğinin doktrinlerini koymuş. Kimdir bu Haim Nahum? Lozan anlaşmaları bir yerde kesildi. Kesildiği zaman Mısır baş hahamı olan Haim Nahum gönderildi. Fransa cumhurbaşkanı, Clemenceao ve İngiltere Başbakanı Churchill’le Haim Nahum görüştü. Dedi ki efendim siz Lozan’ı niçin imzalamıyorsunuz ben bunu çok iyi biliyorum. Buraya Türkiye’nin üyesi olarak geldiysem de ben asıl Beni İsrail’in Mürşitler Meclisinin temsilcisi olarak geldim size onların kararını bildiriyorum. Siz iki sebepten Lozan’ı imzalamıyorsunuz… Diyorsunuz ki biz Büyük Cihan Harbini Büyük İsrail’i kurmak için yaptık. Harbin galibiyiz. Neden İsrail’i küçük kurup sonra büyütecekmişiz? Kurmuşken büyük kuracağız biz Sevr’i kabul edeceğiz, Lozan’ı kabul etmeyiz. Ben bir haham olarak bundan bahtiyarlık duyuyorum. İkincisi, İsrail’i kurmak yetmez onun emniyeti için Anadolu’da Selçukluların ve Osmanlıların 19 Haçlı seferini püskürten Osmanlı ve Selçukluların mirasçısı bağımsız bir devlet istemeyiz diyorsunuz. Türkiye olmayacak diyorsunuz. Ben de buna bayılıyorum. Ancak kalbimin yanında zihnimi, zihnimin yanında da kalbimi kullanıyorum… Bunu biz hahamlar meclisinde kullandık ve size tebliğ etmek için şu sonucu getiriyorum. Diyorum ki bak Türkiye varken biz rahat edemeyiz. Türkiye’yi ortadan kaldırmak harple mümkün değildir. Çünkü Türkiye’nin Seyit Çavuş’u var, Sütçü İmam’ı var, Türkiye’nin Ulubatlı Hasan’ı var... Bu inançlı insanlar varken bizim Türkiye’yi harp ile İsrail’in emrine koymamız mümkün değil. Bildiğiniz gibi bin seneden beri 19 haçlı seferi yaptık muvaffak olamadık. Şimdi de cihan harbini yaptık beş sene… Beş senedir de Anadolu’yu işgal etmek için uğraşıyoruz… On senedir yine bir netice elde edemedik. Bunları harple elde edemiyoruz. Ne yapacağız bunlara? Haim Nahum doktrini uygulayacağız. 7 maddelik bir ilaç bir reçete uygulayacağız. Ne yapacağız? Türkleri aç bırakacağız bir… İşsiz bırakacağız iki… Borca esir edeceğiz üç... Dininden uzaklaştıracağız dört, böleceğiz beş… Böldüklerimizi birbiriyle çarpıştıracağız altı… Yumuşak lokma yapıp İsrail’e vilayet yapacağız yedi… Haim Nahum doktrini… Ne diyorsun sen yahu? Ben sana bütün olup bitenlerin iç yüzünü söylüyorum. Ne diyeceğim? Bunları bilmeden ne olup ne bitiyor anlamak mümkün değil… Hadiseler buna göre cereyan ediyor.

Üzerimizde 80 senedir dış güçler bu planı uyguluyorlar. Bunun için Türkiye nereye götürülüyor bunu bilmek lazım. Bunu bilmek mecburiyetindeyiz vatanını, milletini seven insanlar olarak… Şimdi ne anlatıyorum ben size? Haim Nahum doktrini 80 senedir tatbik ediliyor diyorum. Ve bunların tatbikatı sonucunda şimdi yeni döneme girdik 1990’da 20. Haçlı seferi başladı o günden itibaren artık insanlar sağcı-solcu değil işbirlikçi misin yoksa Milli Görüşçü müsün diye ayrılıyorlar? Bundan dolayı siz Saadet Partisi gençliği olarak şu anda seçimlerin içindesiniz. Milleti uyandırmak için çalışan motorun kendisisiniz. Bütün toplantılarınızda karşılaştığınız genç kardeşlerimizi uyandıracaksınız. Bu kardeşlerimiz şöyle düşünüyorlar. Diyorlar ki efendim Halk Partisi din düşmanıdır biz onu istemiyoruz. Geriye bakıyoruz geride AKP’yi görüyoruz. AKP’nin hanımları mesture, eski Milli Görüşçüler… Öyleyse bunlar CHP’den daha iyidir bunlara oyumuzu verelim diyoruz ve bunlara oyumuzu veriyoruz. Yoksa biz Selametçiyiz, Saadet Partiliyiz ancak bu sebepten dolayı oyumuzu bunlara veriyoruz diyorlar. Diyor da n’apıyor? Böylece yanlış bir zihniyete -AKP’nin şahıslarını değil politikalarını ifade ediyorum- bunlar işbirlikçiliğe hizmet ediyor. İşbirlikçiliğin ne olduğunu anlatmazsanız, anlatamazsınız ki… Onun hanımı mesture diyor, onlar da Erbakan Hoca’nın talebeleri diyor, bu Erbakan öyle dahi bir adam ki diyor. Ben bunları kendim dinliyorum. İki parti ile çalışıyor diyor. Bir diyor onları kurmuş onlarla çalışıyor, bir de Saadet Partisi ile çalışıyor diyor ve böylece bir takım planlar uyguluyor diyor. Yahu Erbakan dediğin adam ben isem ben buradayım. Ben buradayım ne demek? Şurada oturuyorum demek değil. Saadet Partisi Gençlik Teşkilatının kalbinin içindeyim demek…

İddia etmeyeceğiz, ikna edeceğiz…

Karşılaştığınız gençlere tatlı dille konuşacaksınız, bizim metodumuz budur, iddia etmeyeceğiz ikna edeceğiz. Anlatacağız… Onları da ikna edeceğiz onlar da bu milletin evlatları bir müddet sonra senden benden daha Milli Görüşçü olacaklar. Bu anlatmalarımız esasında kendilerine soracağımız sual şudur, arkadaş sen siyonizmin destekçisi misin, bütün insanlığın köle olması için, her yerin Filistin’e dönmesi için mi çalışıyorsun yoksa ecdadımızın parlak döneminde olduğu gibi, adil bir dünya mı istiyorsun? Güç bir değil ikidir… Ben ne oyum ne buyum demek mümkün değildir. Eğer sen şuurlu bir şekilde Milli Görüşçü değilsen bil ki siyonizmin askerisin. Çünkü Siyonizm 5700 senelik bir mikroptur ve bu mikrop seni ben Siyonizm’e karşıyım diye diye kullanır. Bu sebepten dolayı ya Milli Görüşçü olacaksın ya da işbirlikçi olacaksın. Bunun başka hiçbir çaresi yok.

Milli Görüşçü olduğun zaman n’olur?

Milli Görüşçü olduğun zaman n’olur? Milli Görüşçü olduğun zaman senin düşünce tarzında üç tane temel esas olur. Milli Görüş’ün kimyası diyoruz buna. Milli Görüş’ün kimyası üç hamurdan yoğrulmuştur. Birincisi Hakk’ı üstün tutmak, ikincisi maneviyatçı olmak, üçüncüsü nefse esir olmak değil nefsi terbiye etmek. Üç tane temel esas budur. Bunlara sahip olursanız düşünce itibariyle Milli Görüşçü olursunuz. Peki, işbirlikçilerin özellikleri nedir? İşbirlikçiler materyalisttirler, kaba kuvveti üstün tutarlar ve nefse itaati esas alırlar. Bu Milli Görüş’ün bir de fiziği vardır kimyası olduğu gibi. Sen eğer maneviyatçı olursan, hakkı üstün tutarsan nefis terbiyesini esas alırsan Cenab-ı Hak sana üç tane hediye verir. Bunlardan bir tanesi hidayet, feraset, dirayettir. Hidayet demek hayırla şerri ayırabilmek demek, feraset hangi şey hayra gider, hangi şey şerre gider bunu hissetmek demek, dirayet de Hakka giden şeyi bizzat yapmak demektir. Yani ben vatanımı milletimi seviyorum bu milletin en büyük gücü tankı parası değildir, imanlı evlatları, gençleridir.

Bu milletin en kıymetli varlığı sizlersiniz…

Bu milletin en kıymetli varlığı sizlersiniz. Bu gerçeğin ispatı bizim tarihimizdir. Biz tarihimizin altın sayfalarını parayla, tankla yazmadık imanla yazdık imanla, imanla, imanla… Bu sebepten dolayıdır ki bir milletin asıl gücü imanlı evlatlarıdır. Bu sebepten dolayı ben vatanımı, milletimi seviyorum öyleyse gençlerimin milli ve manevi güçlenmesini istemem lazım. Bunu istemek hidayet işidir. Bu hidayetin gerçekleşmesi için Kur’an kursları, imam hatip okullarının açılması lazım. Bu feraset demektir. Bu Kur’an kurslarını açarsam, imam hatip okullarını açarsam buna da dirayet derler. Hidayet, feraset, dirayet… Bak biz hükümetteyken altı yüz tane imam hatip okulumuz ve 600 bin evladımız imama hatiplerde okuyordu. Geçen gün Ankara İmam Hatip Okulunun müdürüyle bir düğünde karşılaştık şimdi diyor maalesef sınıflarımız boşaldı. Spor oyununda takım kuracak çocuk bulamıyoruz diyor. Ne kadar acı… Ne kadar acı… Ne kadar acı…

Milli Görüş gömleği çıkarılırsa n’olur?

Hidayet, dirayet, feraset… Bunlar ancak Milli Görüş gömleğini giyenlerde olur. Milli Görüş gömleğini çıkardı mı Allah bu merkezleri elinden alır. Bu sefer hidayeti kararır, hayırla şerri ayıramaz, hayır diye şerre hizmet etmeye başlar. Ve işte bugün çekmekte olduğumuz acılar maalesef bu yüzden meydana gelmektedir. Şimdi böylece hanımı mestureymiş… Evet, güzel bir şey ama bu yetmez. Ya? Milli Görüşçü olacak, Milli Görüşçü… İşbirlikçi olmayacak… Bunun için konuştuğumuz insanlara bu gerçekleri anlatmak mecburiyetindeyiz. Bunları anlatmadan gerçekler anlatılmış sayılmaz.

Şimdi mesela vaaz veren bir hocamız komşuluk hakkından bahsediyor, futbol maçında birbirinize küfür etmeyin diyor. Asıl anlatılması lazım gelen en önemli konuları maalesef anlatmıyor, anlatamıyor. Anlatamayınca gençlerimiz bir kısım televizyonların elinde kalıyor. O televizyonlar da onları maalesef yanlış istikamete sevk ediyor. Nasıl kurtulacağız? Bu vücudun sağlam hücreleri sizsiniz; siz çalışacaksınız ve bu memleketin bütün gençlerini şuurlandırmak gibi tarihin en hayırlı görevlerini yapacaksınız. Onun için ben hep sadece Saadet Partisi’nin değil onun gençliğini bir görsem, bir yakalasam diye yanıp tutuşmamın sebebi budur. Çünkü bu işin motoru gençliktir. Gençler bu işi yapacaklardır. Şimdi Milli Görüş’ün ne olduğunu zaten çok iyi biliyorsunuz birkaç cümle ile size özetlemeye çalıştım.

Şimdi Milli Görüş’ün 40 senelik tarihçesine birkaç cümle ile temas etmek istiyorum. İkinci Cihan Harbi bittiği zaman Churchill Türkiye’ye geldi ve İnönü ile görüştü. Bu görüşme esnasında şimdi harp bitiyor Birleşmiş Milletler kuracağız sizin buraya üye olmanız için çok partili hayata geçmeniz lazımdır dedi. Onların telkinatı ile Birleşmiş Milletlere üye olmak için çok partili hayata geçildi. Türkiye’de bir takım partiler kuruldu. Bu kurulan partiler ne imiş liberalmiş, ne imiş ortanın soluymuş, sağcıymış, solcuymuş… Ne isimler bunlar yahu? Bunların bizim tarihimizle ne alakası var… Sultan Fatih solcu muydu; yoksa liberal miydi? Ne solcu ne liberal… Ya neydi? Bal gibi Milli Görüşçü’ydü… Milli Görüşçü… Tarihin en şerefli milleti o milletin evlatları kendilerine zihniyet seçerken kendi şerefli tarihlerini bırakıp da bir takım Batılıların hasta zihniyetlerini örnek almaya kalkarlarsa bundan daha acıklı bir durum olur mu? İşte ne yazık ki partiler böyle kuruldu… Millet bu partilerin hiç birisini tam aradığı bir parti olarak görmedi. 1945’ten, 46’dan, 69’a kadar geçen çeyrek asır dönemde milletimiz hep sabretti… Baktı ki kalkınmalar hep müstemleke tipi kalkınma, hep uşaklık, hep tarihimizden uzak… 1969’da bunun için infilak etti, patladı ve Milli Görüş’ü kurdu. Böylece 14 Ekim 1969’da Milli Görüş TBMM’ye girdi. Şimdi bunun 40. Yıl dönemini kutluyoruz gençlik olarak… Bu 40 yılın esnasında hep dış güçler tarafından engellenmek istemiştir. Çünkü dış güçler tarihi bilirler onlar kendileri yeryüzüne hâkim olup insanlığı esir ve köle yapmak istedikleri için Milli Görüş’ün hâkimiyetini istemezler. Bizim tarihteki şerefli yerimizi almamızı istemezler.

O sebepten dolayıdır ki her türlü engellemeyi yaptılar. Bu engellemelerden uzun uzun bahsedecek değilim. 26 Ocak 1970 tarihinden 20 Mayıs 1971 tarihine kadar bir buçuk yıl Milli Nizam Partisi olarak Milli Görüş’e hizmet verdik. 11 Ekim 1972’den 12 Eylül 1982’ye kadar 8 sene Milli Selamet Partisi olarak hizmet verdik. 19 Temmuz 1983’ten 12 Şubat-22 Şubat 1998’e kadar Refah Partisi olarak hizmet verdik. 17 Aralık 1997’den 22 Haziran 2001’e kadar dört yıl Fazilet Partisi olarak hizmet verdik. 22 Temmuz 2001’den bugüne kadar da 8 senedir Saadet Partisi olarak hizmet veriyoruz. Biz bugün 28 Şubat’ta Refah Partimizi kapattıkları zaman bir kişi isek bugün bin kişiyiz. Elhamdülillah… İşte bu en büyük spor salonunda bu gerçeği yaşıyoruz. Bugün kim ne derse desin… Siz inançlı evlatların 40 senelik çalışmaları boyunca Türkiye aslına dönmektedir ve milletin büyük çoğunluğu hep sizinle beraberdir. Unutmayın ki AKP’ye verilen oylar Milli Görüş’e veriyoruz diye veriliyor. Bu yanılgıdan başka bir şey değildir. Bu yanılgıyı düzelttiğiniz zaman siz Türkiye’de yüzde 70, yüzde 80 oy alacaksınız inşallah.

Bu kırk senelik mazimiz esnasında partilerimiz birçok defa kapatıldı. Hep sıfırdan başladık yeniden en büyük parti olduk. Birinci şahlanışımız 1969 yılında oldu her yaz bir çiçekle başlar sloganıyla başladık. Demin genel başkanımızın buyurduğu gibi… Arkasından 1973’te iktidar olduk. 4 sene üç tane hükümet kurduk ve bütün Türkiye -hep sizin dediğiniz oldu diye itiraf ettiler- Milli Görüş’ün etkisi altında kaldı… Büyük kalkınma hamleleri, Ağır Sanayi hamleleri vs… Hep bu dönemde yapıldı. Kıbrıs Zaferi bu dönemde kazanıldı. Bundan sonra arkasından 1980 yılında 12 Eylül ihtilalı olunca bütün partiler kapatıldı. 1983’te Refah Partisi kuruldu ikinci şahlanış yapıldı 1996-97 yıllarında en büyük parti olarak hükümeti kurduk. Şimdi üçüncü şahlanışımızı yapıyoruz. Bu üçüncü şahlanışımızda 26 Ekim 2008 tarihinde yaptığımız büyük kongremizle bir büyük atılım yaptık. O günden bu güne kadar 4 aydan beri canla başla çalışıyorsunuz. Bütün Türkiye çapında en canlı çalışan parti Saadet Partisi’dir. Bütün Türkiye zarfında en canlı adaylarla seçime giren parti Saadet Partisi’dir. Bugün herkes deminde söylediğim gibi ziyarete geliyor. Efendim ne varsa sizlerde var diyor. Saadet Partisi’nden her şeyi, kurtuluşu bekliyoruz diyor. Başka partilerin hatta liderleri bu sözleri söylüyorlar. Onun için Milli Görüş her zamankinden daha güçlü bir noktaya gelmiştir. Ve inşallah şimdi 29 Mart seçimlerinde yeniden büyük zafer kazanacağız. Bunu takriben de mahalli seçimlerden sonra büyük seçimler yapılacak en büyük parti olarak yeniden işbaşına geleceğiz çünkü Türkiye’nin başka türlü kalkınma imkânı yoktur.

Kasanın anahtarı bizde…

Milli Görüş neden kısa bir zamanda sıfırdan başlayıp hep iktidara geliyor bizi engellemelerine rağmen. Çünkü Milli Görüş Hakkı temsil ediyor, milleti temsil ediyor ve milletin tarihini temsil ediyor. Milletin kendisidir. Adil bir nizam kurmak, Yeni Bir Dünya kurmak, Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmak Milli Görüş’ün hedefidir. Türkiye milli nesi varsa hepsini kaybetmiştir. Bundan dolayı böyle bir günde bir an evvel kurtulmak için Milli Görüş’ü iktidara getirmekten başka çare yoktur. Milli Görüş milletimize çok büyük hizmetler yapmıştır. Önce varlığı ile milletimizin aslını özünü temsil etmiştir. Bundan başka milletimizin saadeti, kurtuluş tohumu, ilacı Milli Görüş’tedir. Kasanın anahtarı bizde… Türkiye’nin tarihteki şerefli yerini alması aslına adım adım dönmesi Milli Görüş sayesinde oluyor. AKP’nin dış güçlerin etkisi ile gayri milli faaliyetlerine fren oluyor. Biz Çağlayan’da miting yaptık, gördünüz, ta Davos’ta herkes sırt üstü yere düştü. Eğer Türkiye’de Haim Nahum doktrini hala uygulanamıyorsa Mili Görüş sayesindedir. Milli Görüş yerel hizmetlerde de büyük hizmetler yapmıştır. 54. Hükümet’te de büyük devrimler yapmıştır. 50 Milyar dolarlık bütçeye 6 ayda 35 milyar dolar ilave edilmiş, bir kuruş vergi konmadan bir kuruş zam yapılmadan ve bir kuruş borç alınmadan… Milli güç ile… Bu milletin ne harikalar meydana getireceğini 54. Hükümet göstermiştir. Allah senden razı olsun, Senin zamanında aldığım zamla bugün ekmek yiyorum

Bugün bendeniz nereye gitsem, 80 yaşında bir ninemiz Erbakan nerede, buradaymış, diye geliyor… Sen misin diye soruyor… Evet benim dediğimde Allah senden razı olsun, senin zamanında Bağ-Kur emeklisi olarak 80 lira bir maaş farkı aldım bugün onunla ekmek yiyorum diyor. Havuz sistemi 54. Hükümet zamanında yapılmış böylece millet faize para vermekten kurtarılmıştır. Denk bütçeyi 54. Hükümet yapmıştır. Yeniden Büyük Türkiye projeleri Yeni Bir Dünya öncüsü projeleri, D-8 o dönemde kurulmuştur. Çeki Güç o dönemde Türkiye’den çıkarılmıştır. Ve Milli Görüş milletin imkânlarıyla dış güçlere faiz vereceğine millete verdiği zaman milletin nasıl zengin olacağını göstermiştir.

Yerel yönetimlerde de 7 büyük devrim yaptık… Yerel yönetimlerde de 7 büyük devrim yaptık. Görev anlayışında büyük devrim yaptık. Çekişme yerine hizmeti getirdik. Halkla ilişkilerde devrim yaptık halkın içine girdik. Kaynakların gelişmesi ve kullanımında devrim yaptık bizim belediyelerimiz en zengin belediye oldu. Bizde para var para diye Konya Belediye başkanımız açıkça bütçesinin nasıl bereketli olduğunu her yerde ifade etti. İcraatta devrim yapıldı. Mesela Avrupa yakasında 7 tane baraj yaptık bu barajların temelini atarken ne gün işletmeye açacağımızın saatini bildirdik o bildirdiğimiz saatte geldik hizmet açtık. Böyle dikkatli ve dakik çalışılmıştır. Hizmet sahası geliştirilmiş, sosyal sahaya büyük önem verilmiştir. Milli ve manevi değerler korunmuştur. Çevre anlayışında inkılâp yapılmıştır, ağaçlandırma, temizlik bu dönemde azami haddini bulmuştur.

Hâlbuki şu geçtiğimiz 6 senede AKP şimdi her gün televizyonlarda görüyorsunuz. Tayyip evladımız çıkıyor ezberini okuyor. Eline kâğıt vermiş… Kim? Sağlık Bakanı… Efendim bu ile bu kadar hastane yaptık. Milli Eğitim Bakanı kâğıt vermiş… Şu ile bu kadar ders ünitesi yaptık. Başka bir bakan bir kâğıt veriyor o kâğıttaki rakamları bir bir illerde okuyor. İnsan baktığı zaman acıyor. Neden? Çünkü Türkiye bütün dünyada yeni bir dünya kurması lazım gelirken bunlar ne Allah aşkına? Şu kadar ders ünitesi yaptık, şu ilçeye hastane yaptık, söyleye söyleye bunu mu buluyorsun be mübarek?

Sen bunları yapıncaya kadar İngiltere Uganda’da ne kadar hastane yaptı ne kadar derslik yaptı biliyor musun sen? Bunlar ne? Bunlar müstemleke tipi kalkınma. Büyük şerefli tarihimiz nerde; sürüngen hayat nerde?… Kendine gel kendine! Bakın size açıkça ifade ediyorum… Bugünkü bu ekonomik krizi bu AKP önleyemez, terörü önleyemez… IMF’ye teslim olmuştur. Bugünkü ekonomik faaliyetlerin durgunluğunu ortadan kaldıramaz. AB Uyum Komisyonuna esir olmuştur. Tamamen Batı’nın emirlerini tatbik ediyor. İşsizlik, açlık ve dış borç… Bu meseleleri halletmesi mümkün değildir. Öbür taraftan gerçekler lafla örtülmez. Şu kadar ders ünitesi yaptım bu kadar hastane yaptım diyorsun o derslerin içinde çocukların kalbine ne koyuyorsun bakayım? O yok. Hastane yapmışsın doktoru yok. O kısımlarını söylemiyor. Kaldı ki bunlar ne? Bu büyük millete bunlar yetmez. Gerçekte 15 milyon işsiz meydana getirdin. 30-40 milyon fakir, 10 milyon aç… 500 milyar dış borç, dininden uzaklaştırmak, Türkiye’yi bölmek ve Türkiye’nin İsrail’e vilayet olması için senin döneminde harıl harıl harıl çalışılıyor…

Bu sebepten dolayı artık bekleyecek vakit yoktur. Bu mahalli seçimlerde en büyük muvaffakiyeti elde edeceğiz. Arkadan büyük seçimlerde de Saadet Partisi iktidara gelecek ve böylece İsrail’e vilayet olmayacağız tarihteki şerefli yerimizi alacağız.

İşbirlikçilerin peşine düşmeyeceğiz, harakiri yapmacağız. Milli Görüş vasıtasıyla yeniden şerefli Türkiye olacağız. Bütün bunlarla Milli Görüş Türkiye’mizi kurtarmak için çalışırken en önemli unsur gençliğimizdir. Çünkü siz bunları yapacak motorun marş motorusunuz. Bundan dolayı gençliğimize çok büyük önem veriyoruz.

Rahmetli Necip Fazıl’ın bir sözünü bu akşam hatırlatmam lazım. Ne zamanki statlar ve kapalı spor salonları futbol için basketbol için değil de milli meseleler için dolup taşıyorsa biliniz ki kurtuluş başlamıştır. İşte bugünkü akşamımız rahmetli Necip Fazıl’ın bu sözünün bir alamettir. Gençlik teşkilatı olarak bu büyük başarıdan dolayı bütün mensuplarını başta başkanı olarak tebrik ediyorum.

Bu aksiyonlarınızın arkası bütün Türkiye çapını kapsamasını temenni ediyorum. Ve sizden teşkilatlanma, eğitim ve şuurlanma bakımından 40 milyon gencimizi kucaklamanızı istiyorum. Bu akşam ispat ettiniz ki siz bunları yapacak potansiyele sahipsiniz. Öyle ise bunları gerçekleştirin… Bu sebepten dolayıdır ki bu akşam gerçekten bir ihtilal bir inkılâp yapılmıştır. Saadet Partisi gençliğinin ne kadar kuvvetli olduğu ortaya konulmuştur. Sizi ne kadar tebrik etsek azdır.

Bu sebepten dolayı bir kere daha bu muhteşem akşamdan dolayı Cenab-ı Allah’tan bu toplantımızı en büyük zaferlere, iki cihan saadetine vesile kılmasını diliyorum. Bu toplantıyı tertip etmiş olan gençlik teşkilatına ve Saadet Partisi Teşkilatına başta genel başkanı olmak üzere teşekkürlerimi ve tebriklerimi arz ediyorum. Şimdi hep beraber bir kere daha bütün gücümüzle bu üçüncü şahlanışı hedefe ulaştırmak için söz vermek üzere hepinizi bir dakika ayağa kalkmaya davet ediyorum...

Milletimizin saadet ve selameti için,

Yeniden Büyük Türkiye için,

Yeni Bir Dünya için,

Adil Düzen için,

29 Mart zaferi için bütün gücümüzle çalışacağımıza söz veriyoruz.

Gazanız mübarek olsun, Allah’a emanet olun.

Esselamu Aleyküm…

02 Mar 2009 - 21:55 - Analiz



göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

06

y.gündoğdu - ve aleykümselam saygıdeğer hocam allah senden razı olsun inşallah

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 02 Mart 21:55
05

Tunç Kozcu - yav siz okuduğunuz anlamıyor musunuz yoksa anlamak mı istemiyorsunuz: Elazizde "SP Erbakana rağmen kuruldu diye bir iddiası yok." Elazizin dediği gayet makul sade ve anlaşılır.. Hoca AKP'yi devleti yönetmek için kullanıyor. AKPyi bugün kullanıyor SPyi ise yarına hazırlıyor. Yahudi 100 senedir bu düzeni iki partiyle götürüyor. İkisi de aynı merkeze bağlı ama dışarıda sahneden birbirine zıt. AP ve CHP. Dünyanın her yerinde bu demokrasi oyunu böyle oynanıyor. İki partide İttihat ve Terakki kökenli ikisi de rejime sıkı sıkıya bağlı ama biri rejimin anaç partisi diğeri ise ondan doğmuş parti. Hocanın hedefi de tam bu işte. İttihat kökenli rejimi değiştirip Milli Görüş kökenli bir rejim kuracak. Diğer partilerin tamamını temizleyecek. İki partiyle bu sistemi yürütecek. Türkiye 100 yıllık bir kesintiden sonra sağlıklı bir yapıya kavuşacak. Bu basit denklemi anlamak neden bu kadar zor anlamıyorum.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 02 Mart 21:55
03

Mahmut POLAT - onlar da Erbakan Hoca’nın talebeleri diyor, bu Erbakan öyle dahi bir adam ki diyor. Ben bunları kendim dinliyorum. İki parti ile çalışıyor diyor. Bir diyor onları kurmuş onlarla çalışıyor, bir de Saadet Partisi ile çalışıyor diyor ve böylece bir takım planlar uyguluyor diyor. Yahu Erbakan dediğin adam ben isem ben buradayım. Ben buradayım ne demek? Şurada oturuyorum demek değil. Saadet Partisi Gençlik Teşkilatının kalbinin içindeyim demek…

Evet, Hocamız böyle diyor siz ise SP'nin hocaya rağmen kurulduğunu, genel başkanının iyi biri olmadığını, şu anda Milli Gazete dahili olmak üzere Milli Görüş'ün organlarının milli çizgide olmayanların elinde olduğunu diyorsunuz. Bu tezatı anlayamıyorum.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 02 Mart 21:55
02

resul asan - allah senden razı olsun hocam bır tane daha senın gıbı adam gelmez su memlekete sen ne dedıysen oldu bu memlekette allah razı olsun senden

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 02 Mart 21:55
01

israfil ÇAKIR - hocam rabbim beni sana layık nasip etsin rabbim sana sağlik sıhat afiyet versin seninle senin imanin bize heyecan cesaret azim veriyor zalimlere ise korku ve telaş veriyor artik hüzün yıllari bitti inşALLAH zalımler munafik fasiklar panikdeler RABBİM hşmmetini üzerimizden eksik etmesin AMİN

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 02 Mart 21:55


Anket Elazığ Belediye Başkanı kim olmalı?
Tüm anketler