BAHÇELİ YIKILMADI; HEDEF YİNE KILIÇDAROĞLU

Medyamız mübarek, sanki gerçekleri kamufle etmek, komplo hazırlıklarını göz ardı ettirip perdelemek için var. Toplumun gözü kulağı olmayı değil mahfillerin borusu olmayı yeğliyor. Sırtını millete dayayacağına güç odaklarına dayıyor.

15 Temmuz’un başbakanı kim olacaktı? Diye kinayeli sorular sorularak AKP’de varlığından söz edilen FETÖ mensuplarına göndermelerde bulunulurken Meral Akşener’in 15 Temmuz’dan kısa süre önce “Ben Başbakan olacağım!” iddiasını sanki dikkatlerden uzak tutmak için gayret sarf edilmektedir.

Hani ünlü tespittir: Eğer bir komplo yapacaksanız önce bir komplo olmadığını herkese inandırmanız lazım! Özellikle ana akım medyamız -ne demekse- bunu vazife edinmiş durumda. Bir komployu hazırlık safhasında şöyle dursun, ortaya çıktığında bile şal olup üzerini örtmek için elinden geleni ardına koymuyor.

Önce ülkem sonra partim anlayışı ile siyaset yapan Devlet Bahçeli’yi devirmeyi hedefleyen kampanyayı 15 Temmuz öncesine denk getiren Meral Akşener’i bu ana akım medya yere göğe sığdıramamıştı. 15 Temmuz başarılı olamayıp tümü ile rezillikleri ortaya dökülünce Meral Akşener ortalıkta gözükmez oldu. Meğer dünya âlem 15 Temmuz’dan haberdar edilmiş bir tek Meral Hanım edilmemiş! Kimsenin Meral Hanım neden birden Başbakan olma aşkına tutuldu; rüyada mı gördü? Diye sorup sorguladığı yok. Bir şey diyecek olan komplo teorisi üretiyor diye ağzına tıkılırak söyletilmez.

Meral Akşener’e figüranlık eden “deve dişi gibi” MHP’li kurmay takımı da artık ana akım medyada arz-ı endam etmiyor. 15 Temmuz hezimeti onları da vurdu! İçeride, dışarıda nicelerin anaları ağladı 15 Temmuz’un başarısızlığından ötürü; bir tek milletin anası güldü!

Devlet Bahçeli’yi devirip MHP’yi ele geçirme hamlesini 15 Temmuz başarısızlığı boşa çıkartınca; bu defa Kemal Kılıçdaroğlu hedef alınarak CHP ele geçirilmeğe çalışılıyor. Ne kadar acı ki bunun için kardeşi figüran olarak kullanılıyor. Siyaset bu kadar mı ilkesizleşti; bu denli mi vicdansızlaştı? Pes yani!

Hürriyet’in gözde yazarı Ahmet Hakan Coşkun, güçlü sezgileri mi var; birileri mi kulağına fısıldıyor bilinmez; karanlık odanın oluşturduğu politikaları, hazırladığı komploları herkesten önce o fark ediyor ve tavrını alıyor!

Geçen gün ismini vermeden, çizdiği tablo ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu tarif ederek hedefe koymuş, verip veriştirmişti. Belli ki sırtını dayadığı güç odağını memnun etmeyi, CHP’yi ele geçirme operasyonu için işaret fişeğini yakıp destek çıkmayı amaçlıyordu. Ahmet Hakan Coşkun, kendini kullanılmaya elverişlivazgeçilmez konuma getirmede oldukça başarılı bir performans sergilerken kıskandırıyorsa, buna can atıp başaramayan birçokları var demektir! Çünkü etkili yazar olmanın ve konumunu korumanın yolu budur. Ne yazık ki böyle!

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarına haddinden fazla sert ifadelerle yüklense de, ülke için yıkıcıolacak bir ana muhalefet liderliği ifa etmekten özellikle imtina ediyor. Türkiye’yi hedef alan güçlerin öfkelenmesine neden olan bu yurtseverliği, Kemal Kılıçdaroğlu için aşılması zor bir handikabın oluşmasına yol açıyor. İyi saatte olsunlar yurtseverliği değil, istismarını sever!

CHP, Osmanlı’daki İttihat ve Terakki Fırkasının Cumhuriyet’teki devamı olarak Selanikli Sabetayist Yahudilerin kurduğu, cemaat oligarşisine dayalı bir yapıdır. Bu yüzden ne Deniz Baykal’ı ne de Kemal Kılıçdaroğlu’nu lider olarak hazmetti.

12 Eylül 1980 Darbesi sonrası CHP Genel Başkanlığından istifa ederek DSP’nin Kurucu Genel Başkanı olan Bülent Ecevit; kapatıldıktan sonra kimsenin kurmak istemediği CHP’yi, II. Kurucu Genel Başkanı olarak ana muhalefet yapan Deniz Baykal’a daima tercih edildi.

Öyle ki; CIA’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’ı Kenya’da paketleyip adrese teslim Başbakan Ecevit’e getirip emanet etmesiyle Kıbrıs Fatihi unvanına Kenya Fatihi unvanı da ekleyerek DSP’yi 1999 Seçiminde birinci parti yapmasının rahatsızlığı da hiç görülmedi. Yine, Güneş Motel Kabinesinin yolsuzluklarına Yüce Divan’da verilen cezaları unutturan ana akım medya DSP-MHP-ANAP Hükümet ortakları Yüce Divan’da yargılanırken de Ecevit’in dürüstlüğüne (!) hiç toz kondurmadı.

Bazı köşe yazarlarının “Ecevit orkestra şefi gibi kendi çalmıyor, hep çaldırıyor!” diye yaptığı espriler bir yana Ecevit’in başbakanlık yaptığı her dönemin skandal olayları, yolsuzlukları, ilkesizlikleri, antidemokratik uygulamaları önemsenmedi ve tam aksine hep dürüst lider, demokrat lider, ilkeli lider diye lanse edildi.

Ülkeyi büyük bir ekonomik krize, siyasi kaosa sürükledikten sonra erken seçimi can havlıyla kurtuluş gördüğünde DSP’yi %1’le baraj altına düşüren Ecevit değil CHP’yi tek başına muhalefet olarak Meclis’e taşıyan Baykal solun oylarını eritti suçlamasıyla ana akım medyada eleştiri bombardımanına tutuldu.

Ne olursa olsun her zaman zeytinyağı gibi üste çıkan Yahudi kendine hep güzel isimler, güzellemeler bulur. Osmanlı Devletini yıkan işbirlikçi hainlere Jön Türk, Türkiye’nin içini oyan işbirlikçi hainlere Beyaz Türk, global sermaye medyasına ana akım medya isimleri vererek herkese de dedirtmektedir.

Yahudi’yi başarılı kılan üç temel ilkesidir: 1-İnanılmaz kötülükleri başkasının adı ve kimliği ile yapar. 2- Her türlü örgütlenmeyi bilir ve hiçbir alanı boş bırakmaz. 3-İçlerinde kanlı bıçaklı bile olsalar başkalarına karşı ittifak kurar. İnanmazsınız, fakat Millî Görüş Kabalacı Yahudilerin büyüsünü bozdu; Siyonizm çöküyor!

Sayı: 941

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Sururi Seçmen - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak El-Aziz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan El-Aziz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler El-Aziz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı El-Aziz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Elazığ Belediye Başkanı kim olmalı?
Tüm anketler